Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
orient
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
(a) doğu incisi, (b) inci parlaklığı.
doğu+, şark+, dünyanın veya göğün doğu kısmı(na ait).
parıltılı, parlak.
orient gems.
yükselen, doğan, tulû eden.
the orient sun
: doğan güneş.
Verb
yöneltmek, yön vermek, tevcih etmek, çevirmek.
to orient one's ideas to new conditions.
Verb
(bir kimseyi yeni çevreye/koşullara) alıştırmak, intibak ettirmek.
It takes a while to orient myself in a strange city.
Verb
(belirli bir yere belirli bir konumda/yönde) yerleştirmek.
The building is oriented north and south
:
Bina, kuzey-güney yönünde yerleştirilmiştir.
Verb
yönünü tayin etmek/bulmak, cihet tayin etmek.
Verb
(ilkelere/gerçeklere/kurallara) uydurmak.
Verb
moleküllerin eksenlerini aynı doğrultuya getirmek.
Verb
doğuya (veya belirli bir yöne) dönmek/yönelmek/çevrilmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
orient one's ideas to new conditions
fikirlerini yeni koşullara uydurmak
Verb
the Orient
(a) Doğu, Şark, Asya, Doğu Asya ülkeleri, G/GD Akdeniz ülkeleri, (b)
Eastern Hamisphere
.
orient oneself
alışmak
Verb
orient oneself
uymak
Verb
orient something toward
tevcih etmek
Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.