1. (a) doğu incisi, (b) inci parlaklığı.
  2. doğu+, şark+, dünyanın veya göğün doğu kısmı(na ait).
  3. parıltılı, parlak.
    orient gems.
  4. yükselen, doğan, tulû eden.
    the orient sun: doğan güneş.
  5. Fiil yöneltmek, yön vermek, tevcih etmek, çevirmek.
    to orient one's ideas to new conditions.
  6. Fiil (bir kimseyi yeni çevreye/koşullara) alıştırmak, intibak ettirmek.
    It takes a while to orient myself in a strange city.
  7. Fiil (belirli bir yere belirli bir konumda/yönde) yerleştirmek.
    The building is oriented north and south:
    Bina, kuzey-güney yönünde yerleştirilmiştir.
  8. Fiil yönünü tayin etmek/bulmak, cihet tayin etmek.
  9. Fiil (ilkelere/gerçeklere/kurallara) uydurmak.
  10. Fiil moleküllerin eksenlerini aynı doğrultuya getirmek.
  11. Fiil doğuya (veya belirli bir yöne) dönmek/yönelmek/çevrilmek.
fikirlerini yeni koşullara uydurmak Fiil
(a) Doğu, Şark, Asya, Doğu Asya ülkeleri, G/GD Akdeniz ülkeleri, (b) Eastern Hamisphere.
alışmak Fiil
uymak Fiil
tevcih etmek Fiil