ortadan

hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs

attempt to overthrow the government Noun, Criminal Law

ortadan kaldırma

dissolution Noun

ortadan kaldırma

abolition Noun

ortadan kaldırma

elimination Noun

ortadan kaldırma

annihilation Noun

ortadan kaldırma

expungement Law

ortadan kaldırma

destruction Noun

ortadan kaldırma

eradication Noun

ortadan kaldırmak

to make away Verb

ortadan kaldırmak

to bring away Verb

ortadan kaldırmak

to remove Verb

ortadan kaldırmak

to dissolve Verb, Law

ortadan kaldırmak

to cut out Verb

ortadan kaldırmak

to axe Verb

ortadan kaldırmak

to kill Verb

ortadan kaldırmak

to shuffle aside Verb

ortadan kaldırmak

to do away with Verb

ortadan kaldırmak

to prescind Verb

ortadan kaldırmak

to blot out Verb

ortadan kaldırmak

to hide Verb

ortadan kaldırmak

to eliminate Verb

ortadan kaldırmak

to abrogate Verb

ortadan kaldırmak

to moot Verb

ortadan kalkma

dissolution Noun

ortadan kalkma

passing

ortadan kalkma

annihilation Noun

ortadan kalkmak

to disappear Verb

ortadan kalkmak

to abate Verb

ortadan kalkmak

to be removed Verb

ortadan kalkmak

to go to wrack Verb

ortadan kalkmak

become extinct (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Verb, Biology

ortadan kalkmak üzere

on the way out

ortadan kaybolmak

to perform a disappearing act Verb

ortadan kaybolmak

to go bush Verb

ortadan kaybolmak

to make oneself scarce Verb

ortadan kaybolmak

to clear out Verb

ortadan kaybolmak

to disappear Verb

ortadan kaybolmak

to perform a vanishing act Verb

ortadan kaybolmak

to hive off Verb

ortadan kaybolmak

to do a vanishing act Verb

ortadan kaybolmak

to make yourself scarce Verb

ortadan kaybolmak

to do a disappearing act Verb

ortadan söylemek

to declare Verb

ortadan yokolmak

to do a disappearing act Verb

ortadan yokolmak

to perform a disappearing act Verb

ortadan yokolmak

to make yourself scarce Verb

ortadan yokolmak

to perform a vanishing act Verb

ortadan yokolmak

to do a vanishing act Verb

(ses) yavaş yavaş kesilerek ortadan yok olmak

to die away Verb

alacaklılardan kaçmak için ortadan kaybolmak

to flit Verb

anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs

attempt to subvert the Constitutional order Noun, Law

aracının ortadan kaldırılması

elimination of the middleman

aracıyı ortadan kaldırmak

to eliminate the middleman Verb

bel kemiğinin doğuştan ortadan yarık olması durumu

spinabifida

belgelerin ortadan kaldırması

suppression of deeds (documents)

bir dava sebebinin ortadan kaldırılması

removal of a cause

bir engeli ortadan kaldırmak

to remove an obstacle Verb

bir haksız fiili ortadan kaldırma

purging a tort

bir masrafla ortadan kalkan gelir

wash

bir milleti ortadan kaldırmak

to delete a nation Verb

bir milletin ortadan kaldırılması

deletion of a nation

bir olanağı ortadan kaldırmak

to rule out a possibility Verb

bir şikâyet nedenini ortadan kaldırmak

to remove a cause of complaint Verb

birşeyi ortadan ikiye ayırmak

to split something down the middle Verb

birşeyi ortadan ikiye bölmek

to split something down the middle Verb

birşeyin gerçekleşme olasılığını ortadan kaldırmak

to put paid to something Verb

birşeyin ortadan kaybolmasını dilemek

to wish away something Verb

borcun ortadan kalktığını belirten belge

release of liability

böylece borcun ortadan kalkması

confusion of debts

çöpleri ortadan kaldırma

refuse disposal

dava nedeninin ortadan kalkması

abatement of action

delili ortadan kaldırmak

to suppress evidence Verb

delili ortadan kaldırmak

to suppress the evidence Verb

evrakların ortadan kaldırılması

removal of documents

fikir ayrılıklarının ortadan kaldırılması

elimination of differences

gümrük engellerinin ortadan kaldırılması

elimination of customs barriers

içine alarak ortadan kaldırmak

to engulf Verb

iktidardaki siyasi muhaliflerin ortadan kaldırılması

putsch

kanıtı ortadan kaldırmak

to suppress evidence Verb

kenar mahalleleri ortadan kaldırıp yeniden inşa etme

slum clearance

küçük tüccarları ortadan kaldırmak

to cut out the small traders Verb

kuşkuyu ortadan kaldırmak

to settle a query Verb

oylama ile ortadan kaldırmak

to vote away Verb

rekabeti ortadan kaldırmak

to eliminate competition Verb

rekabetin ortadan kaldırılması

elimination of competition

şikâyet nedenini ortadan kaldırmak

to remove a cause of complaint Verb

sıkıntı yaratıcı bir şeyi ortadan kaldırmak

to abate a nuisance Verb

taciz edici durumu ortadan kaldırmak

to abate a nuisance Verb

yoksulluğu ortadan kaldırmak

to charitable trust Verb

yoksulluk nedenlerini ortadan kaldırmak

to remove the causes of poverty Verb

Dine veya İnanca Dayalı Müsamahasızlığın ve Ayırımcılığın Bütün Şekilleriyle Ortadan Kaldırılması Hakkında Bildiri

Declaration on the Elimination of All Forms of Intolerance and of Discrimination Based on Religion or Belief Noun, International Law