out and out

  1. tüm, tekmil, tam, bütün.
kâh içeri(de) kâh dışarı(da).
bir şeye bütünüyle karşı çıkmak Verb
ortalık karışmak Verb
ikide bir hastaneye girip çıkıyor olmak Verb
sefalete düşmek Verb
bir işte son kerteye gelmiş olmak Verb
takattan düşmek Verb
(US) kısa vadeli borsa spekülasyonu yapmak Verb
yeniden sağlığını kazanmış olmak Verb
mahvolmuş, bitmiş, yenilgiye uğramış, bezgin, bitkin, sefalet içinde.
çok yiyerek aile bütçesini altüst etmek.
He's eating me out of house and home: Onun boğazına para yetiştiremiyorum.
(evsahibine) çok pahalıya çıkan yemek yemek Verb
çok yiyerek birini mahvetmek Verb
yükleme-boşaltma ücretleri ödenmiş.
(FIO) yükleme-boşaltma ve istif masrafları satış fiyatına dahil
satılan malların navlunu
girip çıkmak.
bir kapıdan girip ötekinden çıkmak Verb
bir kulağından girip öbüründen çıkmak Verb
bir kulağından girip ötekinden çıkmak Verb
bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak Verb
vakitli vakitsiz
borsada oynamak Verb
bir geminin gidiş dönüş yolculuğunu sigorta ettirmek Verb
bir gemiyi gidiş-dönüş yolculuğu için sigorta etmek Verb
gidiş dönüş yolculuğunu sigorta ettirmek Verb
bir kimsenin içini dışını bilmek Verb
(hasta) iyileşip ayağa kalkmış, dışarı çıkabilecek durumda. up and about.
son derece, fersah fersah, eşi görülmedik, şaşılacak derecede.
He's out and away the stupidest man
I know: Şaşılacak derecede aptaldır (Onun kadar aptal birine rastlamadım).
gidiş
dönüş
gidiş dönüş yolculuğu
tam, noksansız, eksiksiz, kusursuz, mükemmel, son derece, kesin. Adjective
kendini emekliye ayırtmak Verb
sağa sola vurmak.
malları müflisin emrinden ve tasarrufundan almak Verb
birini defetmek Verb
kısa vadeli borsa spekülasyonu yapmak Verb
gidiş dönüş yolculuğu