out and out

kâh içeri(de) kâh dışarı(da).
bir şeye bütünüyle karşı çıkmak Fiil
ortalık karışmak Fiil
ikide bir hastaneye girip çıkıyor olmak Fiil
sefalete düşmek Fiil
bir işte son kerteye gelmiş olmak Fiil
takattan düşmek Fiil
(US) kısa vadeli borsa spekülasyonu yapmak Fiil
yeniden sağlığını kazanmış olmak Fiil
mahvolmuş, bitmiş, yenilgiye uğramış, bezgin, bitkin, sefalet içinde.
çok yiyerek aile bütçesini altüst etmek.
He's eating me out of house and home: Onun boğazına para yetiştiremiyorum.
(evsahibine) çok pahalıya çıkan yemek yemek Fiil
çok yiyerek birini mahvetmek Fiil
yükleme-boşaltma ücretleri ödenmiş.
(FIO) yükleme-boşaltma ve istif masrafları satış fiyatına dahil
satılan malların navlunu
girip çıkmak.
bir kapıdan girip ötekinden çıkmak Fiil
bir kulağından girip öbüründen çıkmak Fiil
bir kulağından girip ötekinden çıkmak Fiil
bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak Fiil
vakitli vakitsiz
borsada oynamak Fiil
bir geminin gidiş dönüş yolculuğunu sigorta ettirmek Fiil
bir gemiyi gidiş-dönüş yolculuğu için sigorta etmek Fiil
gidiş dönüş yolculuğunu sigorta ettirmek Fiil
bir kimsenin içini dışını bilmek Fiil
(hasta) iyileşip ayağa kalkmış, dışarı çıkabilecek durumda. up and about.
son derece, fersah fersah, eşi görülmedik, şaşılacak derecede.
He's out and away the stupidest man
I know: Şaşılacak derecede aptaldır (Onun kadar aptal birine rastlamadım).
gidiş
dönüş
gidiş dönüş yolculuğu
tam, noksansız, eksiksiz, kusursuz, mükemmel, son derece, kesin. Sıfat
kendini emekliye ayırtmak Fiil
sağa sola vurmak.
malları müflisin emrinden ve tasarrufundan almak Fiil
birini defetmek Fiil
kısa vadeli borsa spekülasyonu yapmak Fiil
gidiş dönüş yolculuğu