parole

  1. Noun, Law şartlı salıverme
  2. (a) şartlı tahliye: mahkûmun süresi bitmeden şartlı olarak serbest bırakılması, (b) şartlı tahliye süresi,
    (c) şartlı tahliye emri.
  3. Military (a) harp esirinin serbest bırakılınca tekrar silah kullanmayacağına veya kaçmayacağına dair verdiği söz,
    (b) parola, yasak bölgeye girerken nöbetçiye kendini tanıtan gizli söz.
  4. şeref sözü.
    The prisoner of war gave his parole not to try to escape.
  5. Law (bkz: parol ).
  6. mahkûmu şartlı olarak serbest bırakmak/tahliye etmek.
    The boys were paroled on condition that they
    report to the judge every two months.
sözünde durmamak Verb
söz üzerine tahliyesine müsaade edilmek Verb
şartlı tahliyeye ehil olmak Verb
şartlı tahliyeye ehil olabilmek Verb
söz üzerine tahliye edilmiş olmak Verb
şartlı tahliye edilmek Verb
söz üzerine tahliye edilmek Verb
(şartlı tahliyede) şarta uymamak Verb
firar, hapisten kaçma.
sözlü tahliye şartı teklifini reddetmek Verb
şartlı tahliye edilen bir hükümlünün
el ya da ayak bileğine bağlanan elektronik sinyal veren bir şerit ile bulunduğu yerin saptanmasına dayalı şartlı tahliye sistemi
şartlı tahliye edilmiş kimse
(a) şeref sözü üzerine, (b) şartlı olarak (serbest bırakma).
The prisoner was released on parole.
bir tutukluyu şartlı tahliye etmek Verb
birini söz üzerine şartlı tahliye etmek Verb
meşruten tahliye (bir daha suç işlememek şartıyla tahliye
şartlı tahliye kararını geri almak Verb
şartlı tahliyeye karar vermek ve böylece tahliye olunanlar üzerinde gözetim görevini yerine getirmek üzere oluşturulan kurul
şartlı tahliye komitesi Noun, Law
şartlı tahliye kurulu Noun, Law
sözlü akit
sözlü kira sözleşmesi
şartlı tahliye edilmiş kişilerin gözetimi
şartlı tahliye süresi
sözlü vasiyet
İş erkeğin, söz kadının. (Maryland eyaletinin simgesözü).