peer

English-Turkish Translation

  1. Noun emsal
  2. akran, emsal, eş.
    He is so fine a man that it would be hard to find his peer: Okadar iyi bir insandır ki eşi zor bulunur.
  3. denk, denkteş, küfüv.
  4. asilzade.
    peer of the blood royal: kral ailesinden Lordlar Kamarasına üye olabilen kimse.
    peer
    of the realm: Lordlar Kamarasına üye olabilen asilzade sınıfı.
  5. (İngilterede) dük, marki, örl, vikont, baron.
  6. aynı yasal haklara sahip kimse.
  7. arkadaş, yoldaş, rakip.
  8. gözetlemek, tecessüsle/dikkatle bakmak.
    He peered around over his spectacles: Dürbünle etrafı
    gözetledi.
    to peer at someone to peer at a book/photograph. She peered into the room. to peer out of window/over the wall.
  9. (delikten vb.) bakmak/çıkmak.
    The sun was peering from behind the cloud.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

life peer
dirim-soylu: asalet unvanı kendisi ölünce sona eren (çocuklarına geçmeyen) İngiliz asizadesi. Noun
without a peer
eşi menendi yok
peer group
akran grubu Noun, Sociology
peer influence
arkadaş çevresinin etkisi Noun, Psychology
peer influence
arkadaş etkisi Noun, Psychology
peer of the realm
(Br) Lordlar Kamarası'nda oturma hakkı olan soylu
peer out
(aralıktan) bakmak/çıkmak.
peer pressure
çevre baskısı Noun
peer pressure
arkadaş baskısı Noun
peer review
hakemlik Noun, Education-Training
peer review
emsal tarama
peer review
akran denetimi Noun
peer review
hakem denetimi Noun
peer to peer
eşler arası Information Technology
be the peer of
küfüvü olmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database