planned

  1. planlanmış
  2. planlı
  3. düzenli
  4. mutasavver
planlı kesinti, planlı elektrik kesintisi Noun, Energy-Resources
planlı kesinti, planlı elektrik kesintisi Noun, Energy-Resources
plansız kesinti, plansız elektrik kesintisi Noun, Energy-Resources
plansız kesinti, plansız elektrik kesintisi Noun, Energy-Resources
planlanmakta olmak Verb
tezgâhlanmak Verb
planlanmak Verb
tasarlanmak Verb
planlı pusu Noun, Military
eğitime planlı yaklaşım
güdümlü ekonomi: üretim, dağıtım, fiyat vb. gibi ekonomik faaliyetleri hükümetçe düzenlenen ve kontrol
edilen sistem. free enterprise
Noun
planlı yatırım
organize sanayi bölgesi (hükümetin bir bölgede yeni kurulacak endüstrinin yerinin seçimine olan müdahalesi Noun
modası kısa sürede geçecek mal üretme politikası Noun
reklamcıların piyasayı genişletmek için yaptıkları kampanya sonucunda halkın iradesiyle yenilenmesi
planlanmış amortisman
aşınma ve eskime yüzünden değil
varlıkların
aile plânlaması: çocuk sayısının vb. ebeveynce düzenlenmesi. Noun
planlı imalat
güdümlü imalat
planlı tasarruflar Noun
önceden saptanmış amaçlar
planlı satış
taktikler yoluyla satış yapmak Verb
hedefler ve belirlenmiş stratejiler
planlanmış alışveriş merkezleri (genellikle perakendecilerin büyük bir binayı ya da aralarında geçitler
bulunan binaları paylaşmaları
Noun
Uluslararası Aile Planlaması Federasyonu Noun