plead

  1. Verb yalvarmak, yakarmak, rica/istirham etmek.
    She wept and pleaded until he agreed to do as she wished:
    İstediğini yaptırıncaya kadar ağlayıp yalvardı.
    to plead with someone: birine yalvarmak.
  2. Verb iddia etmek.
  3. Verb, Law (a) dava açmak, (b) suçlamak, iddia etmek, (c) savunmak, müdafaa etmek.
    He had a good lawyer to plead
    his case. (d) (sanık) atfedilen suçu kabul veya reddetmek, suçlu/suçsuz olduğunu beyan etmek.
    to plead guilty/not guilty: suçu kabul etmek/reddetmek.
  4. Verb mazeret olarak ileri sürmek, özür/mazeret göstermek, … taslamak.
    to plead ignorance: bilmemezlikten
    gelmek, cehalet taslamak.
    to plead insanity: delilik taslamak, deli olduğunu iddia etmek.
davasına bakmak için bir avukat tutmak Verb
bilmediğinden hatalı davandığını iddia etmek Verb
birinin savunmasını yapmak Verb
davasını iyi savunmak Verb
savunmasını iyi yapmak Verb
kendi davasını kendi savunmak Verb
iyi niyetini ileri sürmek Verb
iyi niyetini mazeret olarak ileri sürmek Verb
kanunu bilmediği savunusunda bulunmak Verb
bir gıyabi karar hükmünden kaçınmak amacıyla davaya cevap
ehliyetsiz
bir davayı savunmak Verb
dava için duruşmaya çıkmak Verb
karşı dava açmak Verb
dava gerekçesine itiraz etmek Verb
hiç umursamamak Verb
minnet etmek Verb
suç işlenirken orada bulunmadığını iddia etmek Verb
itiraz dermayan etmek Verb
duruşmaya çıkmak Verb
dava açmak Verb
mahkeme huzurunda savunmak Verb
şiddetle protesto etmek Verb
meşru müdafaa iddiasında bulunmak Verb
yorgunluğu mazeret göstermek Verb
af dilemek Verb
birini savunmak Verb
niyaz etmek Verb
suçu kabul etmek Verb
suçunu itiraf etmek Verb
bir şeyin lehinde konuşmak Verb
cezanın hafifletilmesi için dilekçe vermek Verb
birinin savunmasını yapmak Verb
savunmada reşit olmadığını ileri sürmek Verb
reşit olmama defisi
gayri mümeyyizlik defisi
karar için önemli şeyler ileri sürmek Verb
savunmayı
iddia edilen olayların gerçekliğine dayamak Verb
(iftira davası) savunmayı iddia edilen gerçeklerin üstüne dayandırmak Verb
dokunulmazlığını ileri sürmek Verb
dokunulmazlık iddiasında bulunmak Verb
zamanaşımı itirazında bulunmak Verb
zamanaşımı defisinde bulunmak Verb
suçu reddetmek Verb
suçunu kabul etmek Verb
postada gecikme savunusunda bulunmak Verb
postada gecikme mazereti göstermek Verb
yoksulluk defisinde bulunmak Verb
hırsızlık suçunu hafifletmek için yoksulluğunu ileri sürmek Verb
zamanaşımını geçerli kılmak için talep etmek Verb
birinin davasını savunmak Verb
birini savunmak Verb
(US) reşit olmama defisinde bulunmak Verb
bir belgenin sahteliğini ileri sürmek Verb
kumar borçlarını ödemekten kaçınmak için yasalardan yararlanmak Verb
bütün iddiaları reddetmek Verb
iddiaları reddetmek Verb
zamanaşımı defisinde bulunmak Verb
davaya cevap vermek Verb
yalvarmak Verb
yalvarılmak Verb
niyaz etmek Verb