pound

  1. Verb (kuvvetle ve durmadan) vurmak, dövmek, yumruklamak, (ağır top ateşi/füze ile) dövmek.
    He pounded the door with his fist.
  2. Verb (yürek) hızlı hızlı atmak/çarpmak.
    His heart pounded with excitement.
  3. Verb (havanda) dövmek/ezmek, toz haline getirmek.
    pound something down to a powder: bir şeyi dövüp toz/un haline getirmek.
  4. Verb gümbürdemek, güm güm ses vermek.
    We could hear drums pounding in the distance.
  5. Verb kuvvetli/ağır adımlarla (patır patır/paldır küldür) yürümek/koşmak.
    The excited cattle pounded down
    the hill. He pounded down the hill to catch the bus.
  6. Verb ağıla kapatmak.
  7. Verb tuzağa düşürmek.
  8. Noun (hızlı hızlı) vurma, yumruklama, dövme.
  9. Noun ağır darbe, vuruş.
  10. Noun gümbürtü, patırtı.
  11. Noun belediye ahırı, ağıl, başıboş/sahipsiz hayvanların belediyece muhafaza edildiği yer.
  12. Noun hayvanların tuzağa düşürüldüğü veya muhafaza edildiği yer.
  13. Noun balık yuvası/tuzağı.
  14. Noun tutukevi, hapishane.
  15. Noun libre, 453.6 gr.'lık ağırlık ölçüsü.
  16. Noun kuyumcu ve eczacıların kullandığı ağırlık ölçüsü: 5760 grains = 12 ounces.
  17. Noun
    pound sterling ile ayni anlama gelir. İngiliz lirası. Simgesi £. (1971'den önce: 1 £ = 20 şilin
    = 240 pens idi, şimdi 1 £ = 100 yeni pens).
  18. Noun Kıbrıs, İrlanda, İsrail, Suriye gibi çeşitli ülkelerin para birimi.
Bir kere başladık artık, sonuna kadar gideceğiz. Sentence, Idioms
Yarı yolda bırakamam. Sentence, Idioms
Başladığın işi yarıda bırakamazın. Sentence, Idioms
Battı balık yan gider. Sentence, Idioms
Başladığımız işi bitireceğiz. Sentence, Idioms
hayvan barınağı Noun
ahır ve başka kapalı yerlerde bulunan hayvan veya eşyanın çıkarılması veya alınması amacıyla açılması
hayvan veya eşyanın saklandığı ağıl
libre ile
araba parkı
lirayı devalüe etmek Verb
serbest bırakılmış İngiliz Lirası kuru
(AT) ortak tarım politikası çerçevesinde
İngiliz lirasının hesap birimi ile ifade edilmiş değerine verilen ad
Bir işe girişen masraftan kaçınmaz. (Hamama giren terler/Öyle de battık böyle de/Battı balık yan gider.)
battı balık yan gider
etrafı çevrilmemiş gayri menkul
İngiliz Lirasının değerini sabit tutmak Verb
Suriye parası Proper Name, Economics
şehir hapishanesi
(insan) güm güm basarak yürümek, (gemi) dalgalara çarparak ilerlemek.
bir yol boyunca güçlükle yürümek Verb
okkalı pasta: birer libre un, şeker ve tereyağı ile yapılmış pasta. Noun
her ay (ya da başka bir dönem) sabit bir miktar parayı belirli bir hisse senedine yatırarak sermaye birikimi sağlanması yöntemi
hızla vurup/tekmeleyip kırmak/devirmek /parçalamak.
to pound a door down.
savak
balık ağı. Noun
bloknot
yasal ama ahlaki olmayan bir talep
bir kapıyı yumruklamak Verb
(gemi) kayalara çarpmak Verb
kuvvetle vurmak/vurarak (bir şey) yapmak.
pound out a tune on the piano: piyanonun tuşlarına hızlı
hızlı vurarak bir parça çalmak.
pound out a letter on the typewriter: tuşlarına kuvvetle basarak daktiloda mektup yazmak.
daktiloda yazı yazmak Verb
birine zorla biraz akıl sokmak Verb
(birisinin) pestilini çıkarmak.
pound ile ayni anlama gelir. İngiliz lirası. Simgesi £. (1971'den önce: 1 £ = 20 şilin = 240 pens
idi, şimdi 1 £ = 100 yeni pens).
sterlin, İngiliz lirası.
çabuk çabuk ders çalışmak Verb
İngiliz Lirasının değerini dolara bağlamak Verb
ufak şeylerde tutumlu, büyük şeylerde müsrif olan (kimse).
İngiliz lirasını dolara bağlı olmaktan kurtarmak Verb
İngiliz Sterlini Noun, Economics
to pay someone a hundred pounds to hold his tongue Verb
to settle payments in pounds Verb