yoksulluğunu afişe etmek
Verb
sefil yoksulluk içinde yaşamak
Verb
yoksul durumda olmak
Verb
yoksulluğun baskısı altında olmak
Verb
her tarafından yoksulluk akmak
Verb
(US) yoksulluk ilmühaberi
sefalet içinde ölmek
Verb
çok çalışarak yoksulluktan kurtulmak
Verb
yoksulluğun acısını duymak
Verb
yoksulluk baskısını tatmış olmak
Verb
birini yoksulluktan kurtarmak
Verb
sersefil hayat sürmek
Verb
büyük yoksulluk içinde yaşamak
Verb
zaruret içinde yaşamak
Verb
büyük yoksulluk içinde yaşamak
Verb
feci sefalet içinde yaşamak
Verb
yeni yoksulluk (sosyal koşulların değişmesinden ötürü daha önce iyi yaşam düzeyinde bulunan insanların yoksullaşması
yoksulluk defisinde bulunmak
Verb
birini yoksulluğa sevk etmek
Verb
yoksulluk nedenlerini ortadan kaldırmak
Verb
yeniden yoksulluğa düşmek
Verb
birini yoksulluktan kurtarmak
Verb
yoksulluğun baskısı altında
fakirlik kısır döngüsü
Noun, Economics
(US) yoksulluk yeminli beyanı
asgari gelir seviyesinin altında
bir kişi ya da ailenin yoksul sayıldığı seviye
yoksulluk sınırı
Noun, Sociology
yaşam gereksinimleri için gerekli olan asgari gelir
ya da ödediği verginin yaklaşık olarak gelirindeki artışa eşit olması durumu
düşük gelirli bir ailenin gelirindeki bir artış sonucu devlet yardımını kaybetmesi
fakirlik sınırının altında
Noun, Economics
hırsızlık suçunu hafifletmek için yoksulluğunu ileri sürmek
Verb