1. İsim fakirlik, yoksulluk, parasızlık, zaruret, ihtiyaç.
    poverty prevented the boy from continuing his education.
    He died in poverty.
  2. İsim yokluk, kıtlık, fıkdan.
  3. İsim yetersizlik, eksiklik, kifayetsizlik.
yoksulluğunu afişe etmek Fiil
yoksulluktan sivrilmek
sefil yoksulluk içinde yaşamak Fiil
yoksul durumda olmak Fiil
sefalete düşmek Fiil
yoksulluğa düşmek Fiil
yoksulluğun baskısı altında olmak Fiil
her tarafından yoksulluk akmak Fiil
(US) yoksulluk ilmühaberi
yoksul numarası
yoksulluğu gidermek Fiil
sefalet içinde ölmek Fiil
korkunç yoksulluk
çok çalışarak yoksulluktan kurtulmak Fiil
zaruret
sefalet
yoksulluğa düşmek Fiil
yoksulluğun acısını duymak Fiil
ezici sefalet
fakrızaruret içinde
yoksulluk baskısını tatmış olmak Fiil
birini yoksulluktan kurtarmak Fiil
sersefil hayat sürmek Fiil
büyük yoksulluk içinde yaşamak Fiil
zaruret içinde yaşamak Fiil
büyük yoksulluk içinde yaşamak Fiil
feci sefalet içinde yaşamak Fiil
yeni yoksulluk (sosyal koşulların değişmesinden ötürü daha önce iyi yaşam düzeyinde bulunan insanların yoksullaşması
yoksulluk defisinde bulunmak Fiil
birini yoksulluğa sevk etmek Fiil
yoksulluğun azaltılması
yoksulluk nedenlerini ortadan kaldırmak Fiil
yeniden yoksulluğa düşmek Fiil
birini yoksulluktan kurtarmak Fiil
yoksullukla mücadele
yoksullukla mücadele
sefalet çekmek Fiil
yoksulluğun baskısı altında
fakirlik kısır döngüsü İsim, Ekonomi
(US) yoksulluk yeminli beyanı
yoksul bölge
vitamin eksikliği
yoksulluk kanunu
asgari gelir seviyesinin altında
bir kişi ya da ailenin yoksul sayıldığı seviye
yoksulluk düzeyi
yoksulluk sınırı İsim, Sosyoloji
yaşam gereksinimleri için gerekli olan asgari gelir
kan kifayetsizliği
fikir kıtlığı
toprağın verimsizliği
yoksulluk yardımı
yoksulluk çıkmazı
ya da ödediği verginin yaklaşık olarak gelirindeki artışa eşit olması durumu
düşük gelirli bir ailenin gelirindeki bir artış sonucu devlet yardımını kaybetmesi
fakirlik sınırının altında İsim, Ekonomi
hırsızlık suçunu hafifletmek için yoksulluğunu ileri sürmek Fiil