precedent

  1. Noun, Law emsal karar, içtihat
  2. Noun, Law emsal karar
  3. emsal, eş, benzer.
    without precedent: eşsiz, eşine/emsaline rastlanmamış, yepyeni.
  4. örnek, numune, misal.
    according to precedent: örneği gibi, numunesine/usule/teamüle uygun olarak.
  5. teamül, yapılageliş.
  6. Law örnek-karar, emsal kararı: yeni bir davada verilecek karara örnek ve rehber niteliğindeki mahkeme kararı.
  7. önceki, evvelki, önce gelen, mukaddem.
emsal teşkil etmek Verb
bağlayıcı emsal kararı
emsal olarak
emsal göstermek Verb
taliki şart
ön şart Noun, Law
ön şartlar Noun
emsal teşkil etmek Verb
emsal oluşturmak Verb
emsal oluşturmak Verb
emsal göstermek Verb
bir emsali kabul etmemek Verb
emsal kararına uymamak Verb
emsal göstermek Verb
emsal olarak göstermek Verb
emsal niteliğinde olmak Verb, Law
emsal oluşturmak Verb, Law
emsal teşkil etmek Verb, Law
bir şeyi emsal olarak almak Verb
bir şeyi emsal olarak kabul etmek Verb
örnek kitabı
sözleşme hükümlerinin yürürlüğe girmesi için gerçekleşmesi gereken şart
önce gelen şart
taliki şart (mukavele hükümlerinin yürürlüğe girmesi için gerçekleşmesi gereken şart ; önce gelen şart