pulse

English-Turkish Translation

  1. nabız.
    The doctor measured the patient's pulse rate: Doktor hastanın nabzını saydı.
    feel/take
    someone's pulse: (a) birinin nabzına bakmak, nabzını ölçmek, (b) nabzını/hissiyatını yoklamak, niyet ve maksatlarını öğrenmeye çalışmak.
  2. çarpıntı, kalp atışı/çarpması.
    His pulses raced: Kalbi hızlı hızlı çarpıyordu.
  3. titreşim, ritmik vuruş/darbe, daraban.
  4. Electronics atım, empüls, akım/gerilim darbesi.
  5. (birdenbire yükselen) sevinç/heyecan vb. dalgası.
    stir someone's pulses: birini heyecanlandırmak,
    heyecana sevketmek, tahrik etmek.
  6. kamusal duygu/heyecan, halkın nabzı/eğilimi, umumî temayül, halkın bir an hâkim olan hissiyatı.
    have/keep
    one's finger on the pulse: olup bitenleri ânında öğrenmek, daima etraftan haberdar olmak.
  7. Botany baklagiller.
  8. bakliyat: fasulya, bakla, bezelye, nohut, mercimek vb..
  9. (nabız) atmak, (kalp) çarpmak/atmak.
    His heart pulsed with excitement: Kalbi heyecanla çarptı.
  10. titreşmek, ihtizaz etmek.
  11. dalgalanmak, dalga dalga yayılmak.
    The excitement pulsed through the crowd: Heyecan dalgası kalabalık arasında yayıldı.
  12. (alet) atımlar/darbeler/empülsler göndermek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

feel one's pulse
nabzına bakmak Verb
take someone's pulse
nabız tutmak Verb
clock pulse
saat vurumu Information Technology
feel sb's pulse
birinin nabzına bakmak Verb
femoral pulse
femoral nabız Noun, Medicine
full pulse
dolgun nabız Noun, Medicine
have a pulse
nabzı atmak Verb
take sb's pulse
birinin nabzına bakmak Verb
pulse modulation
atım kiplenimi, darbe modülasyonu. Noun
pulse ox
parmak oksimetresi Noun, Medical Equipment
pulse ox
parmaktan oksijen ölçer Noun, Medical Equipment
pulse ox
parmak tipi oksimetre Noun, Medical Equipment
pulse ox
pulse oksimetre Noun, Medical Equipment
pulse oximeter
parmak oksimetresi Noun, Medical Equipment
pulse oximeter
parmaktan oksijen ölçer Noun, Medical Equipment
pulse oximeter
parmak tipi oksimetre Noun, Medical Equipment
pulse oximeter
pulse oksimetre Noun, Medical Equipment
pulse pressure
nabız basıncı: kasımlı
(systolic) ve gevşemli
(diastolic) basınçların farkı. Noun
pulse rate
nabız (sayısı), dakikada nabız atışı. Noun
pulse repeater
transponder Noun
feel the pulse of the electorate
seçmenlerin nabzını yoklamak Verb
finger pulse oximeter
parmak oksimetresi Noun, Medical Equipment
finger pulse oximeter
parmaktan oksijen ölçer Noun, Medical Equipment
finger pulse oximeter
parmak tipi oksimetre Noun, Medical Equipment
finger pulse oximeter
pulse oksimetre Noun, Medical Equipment
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

pulse oksimetre
finger pulse oximeter Noun, Medical Equipment
pulse oksimetre
pulse oximeter Noun, Medical Equipment
pulse oksimetre
pulse ox Noun, Medical Equipment
Turkish-English phrases from Zargan's own database