nehir, ırmak.
to go swimming in the river. the river Amazon.
Noun
akış, akıntı, nehir gibi akan şey.
a river of lava. rivers of tears. rivers of blood flowed during the war.
Noun
Irmak
(Eridanus) burcu.
Noun, Military
yırtan/parçalayan/yaran kimse.
Noun
bir ırmağın çıkış yerine doğru gitmek
Verb
ırmağın karşısına geçmek
Verb
ırmağın karşı kıyısına geçmek
Verb
bir ırmağın akış yönünü değiştirmek
Verb
ırmağa kadar uzanmak
Verb
Japon humması: kene ve sakırgaların ısırmasiyle vücuda giren
Rickettsia tsutsugamushi adlı mikropların
sebep olduğu, en çok Japon ve Doğu Asyada rastlanan bulaşıcı hastalık.
Şeria Nehri
Proper Name, Place Names
kıyıya paralel gitmek
Verb
bir ırmak yatağının haritasını çizmek
Verb
bir ırmağın yatağının haritasını çizmek
Verb
Meriç Nehri
Noun, Place Names
Meriç Nehri
Proper Name, Place Names
gemi seferine elverişli ırmak
(araba vapuru) iki kıyı arasında gidip gelmek
Verb
nehir havzası: bir nehrin sularını boşalttığı bölge
Noun
ırmak havzası
Noun, Environment-Ecology
dere yatağı
Noun, Geography
nehir sazanı
(Carpiodes carpio). Orta ve G. Amerika nehirlerinde yaşar
Noun
akarsu aşındırması
Noun, Geography
ırmak midyesi
(Unio)
Noun
nehir taşımacılığı ücret tarifesi
ırmak öteğeni
(Locustella fluviatilis)
Noun
yanıltmak, ihanet etmek, terketmek, bırakıp gitmek.
She sold me down the river.
fazla akıllı olmamak
Verb
aptalca işler yapmak
Verb
dere geçerken at değiştirmek
Verb
Kwai Köprüsü
Proper Name, Cinema
Tuna Nehri
Noun, Place Names
Fırat Nehri
Noun, Place Names
Dicle Nehri
Noun, Place Names
Dicle
Proper Name, Place Names
Dicle Nehri
Proper Name, Place Names
ırmakla sınırdaş olmak
Verb
(köprü) bir ırmağın karşısına geçmek
Verb
hapise, hapiste.
to send up the river: hapsetmek, kodese tıkmak.