söz

Turkish-English Translation

  1. say
  2. voice
  3. speech
  4. expression
  5. Noun commitment
  6. promise
  7. comment
  8. observation
  9. profession
  10. tongue
  11. remark
  12. assurance
  13. undertaking
  14. utterance
  15. covenant
  16. plight
  17. pledge
  18. saying
  19. speaking
  20. word
  21. mouth
  22. talk
  23. expletive
  24. term
  25. verbalism
  26. asseveration
  27. vocable
  28. sponsion
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(küçümseyici) onaylama sözü
big deal
(şiirde ve düz yazıda) yazarın ithaf şeklindeki son sözü
envoy
Alman (aşağılama sözü
kraut
ata sözü
saying Noun
ata sözü
maxim Noun
ata sözü
adage Noun
ata sözü
proverb Noun
buluşma sözü
tryst
evlenme sözü
precontract
evlilik sözü
marriage promise
fiyatı değiştirmeme sözü
price pledge
fiyatın sabit tutulacağı sözü
price pledge
fiyatın sabit tutulacağı sözü
price maintenance pledge
güvenlik sözü
security pledge Politics-Intl. Relations
hakaret ya da küfür sözü
dirty word
kadeh kaldırma sözü
down the hatch !
şarkı sözü
song lyrics Noun, Music
şarkı sözü
lyrics Noun, Music
şaşkınlık sözü
hello
sevgi sözü
endearment Noun
söz dinlemez
disobedient Adjective
söz varlığı
lexicon Noun, Linguistics
söz-edim
speech act Noun, Language-Literature
yardım sözü
pledge of aid
ağır söz
rap on the knuckles
ağır söz
strong language
aktarılan söz
quotation Noun
alaylı söz
cutting remark
anlamsız söz
gas
anlamsız söz
inanity Noun
anlamsız söz
gibberish
anlaşılmaz söz
jargon
anlaşılmaz söz
babble
banal söz
banality Noun
basit söz
banality Noun
basmakalıp söz
cliché
basmakalıp söz
copy book maxims
basmakalıp söz
phrase toute faite
basmakalıp söz
parrot cry
bayağı söz
banality Noun
bir söz
gage
boş söz
flummery
boş söz
clatter
boş söz
stuff
boş söz
inane remark
doğru söz
gospel
dokunaklı söz
dig
dokunaklı söz
barb
dokunaklı söz
pinprick
dokunaklı söz
sarcasm
dolambaçlı söz
circumlocution
eğri söz
slander
hileli söz
double talk
hileli söz
pretense
hoş söz
salt
iğneleyici söz
barbed comment
iğneli söz
dig
iğneli söz
sting
iğneli söz
sharp remark
iğneli söz
sarcastic remark
kaba söz
indelicate word
kaba söz
filth
kaçamaklı söz
quibble
kaçamaklı söz
prevarication
kaçamaklı söz
weasel word
kandırıcı söz
line
karşılıklı söz
mutual promise
kibar söz
pleasantry Noun
küstahça söz
sauce
mantıksız söz
(Lat.) non sequitur
meşhur söz
tag
münasebetsiz söz
careless remark
müstehcen söz
obscenity Noun
nükteli söz
wisecrack
nükteli söz
witticism
rastgele söz
obiter dictum
saçma söz
fiddle faddle
saçma söz
double talk
saçma söz
piffle
saçma söz
word out of season
saçma söz
moon shine
samimiyetsiz söz
bombast
şifreli söz
dog whistle Noun, Language-Literature
son söz
the last word
son söz
clincher
tatlı söz
enticement Noun
tatlı söz
sugar
tatlı söz
endearment Noun
uydurulmuş söz
coined word
yanlışlığa yol açmayan söz
overt word
yerinde söz
hit
yersiz söz
word out of season
yersiz söz
needless remark
söz açılmışken
incidentally Adverb
söz açmak
to open up Verb
söz akımı
stream of words
söz akışı
word flow
söz akışı
flow of words
söz aktarma
quotation Noun
söz almak
to start to talk (after obtaining permission Verb
söz almak
to take the floor Verb
söz almak
to get a promise Verb
söz almak
to go on the floor Verb
söz almak
to address the house Verb
söz aramızda
(Fr.) entre nous
söz birliği
unanimity of though
söz bölükleri
parts of speech Noun
söz çokluğu
verbosity
söz dinlemek
to follow advice Verb
söz dinlemek
to obey Verb
söz dinlemek
to be open to advice Verb
söz dinlemek
to heed what one is told Verb
söz dinlememek
to disobey Verb
söz dinlememek
to refuse obedience Verb
söz dinlemez
intractable
söz dinlemez
rebellious Adjective
söz dinler
biddable
söz dinler
amenable to advice
söz dinleyen
obedient
söz düellosu
battle of words Noun
söz düellosu
cross talk Noun
söz düellosu yapmak
to cross swords Verb
söz etme
mention
söz geçirememe
lack of authority
söz geçirmek
to make someone do what one says Verb
söz gelişi
in a manner of speaking
söz götürmez
indisputable
söz hakkı
floor Noun
söz hakkı
right to speak Noun
söz hakkı
voice Noun
söz hakkı
say Noun
söz istemek
to ask for the floor Verb
söz istemek
to demand the floor Verb
söz istemek
to try to catch the speaker's eye Verb
söz istemek
to ask to speak Verb
söz kavgası
war of words Noun
söz kesişmek
to make terms Verb
söz kesme
understanding
söz kesmek
to interrupt someone who is speaking Verb
söz kesmek
to (for the bride's family) in marriage Verb
söz konusu
text
söz konusu
such Adjective
söz konusu
the said
söz konusu
talk
söz konusu
person or thing being talked
söz konusu
assessment roll
söz konusu
point at issue
söz özgürlüğü
freedom of speech
söz seli
torrent of words
söz sırası
say
söz söyleme
speech
söz söylemek
to speak to the point Verb
söz söylemek
to speak Verb
söz söylemek
to pipe up Verb
söz söyleyen
speaking
söz üzerine tahliye edilmek
to be released on parole Verb
söz varlığı
vocabulary Information Technology
söz verme
parole
söz vermek
to pledge one's faith Verb
söz vermek
to assure Verb
söz vermek
to make a promise Verb
söz vermek
to stipulate Verb
söz vermek
to pass one's word Verb
söz vermek
to give one's word Verb
söz vermek
to pass Verb
söz vermek
to engage one's word Verb
söz vermek
to promise Verb
söz vermek
to pledge one's word Verb
söz vermiş
committed
söz yağmuru
volley of words
söz yağmuru
flood of words
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Ağızdan çıkan, bir veya daha çok ... kelime veya kelime dizisi
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.