sıkıcı

Turkish-English Translation

  1. overwhelming
  2. gray
  3. gloomy
  4. weary
  5. Adjective tedious
  6. oppressive
  7. inconvenient
  8. dreary
  9. Adjective lame
  10. drab
  11. desolate
  12. stressful
  13. Adjective monotonous
  14. tiresome
  15. soggy
  16. dull
  17. drowsy
  18. Adjective onerous
  19. gaunt
  20. Adjective unimaginative
  21. prosaic
  22. Adjective ponderous
  23. dirty
  24. trying
  25. irksome
  26. fishy
  27. pained
  28. sulky
  29. wearisome
  30. sunless
  31. heavy
  32. uncongenial
  33. bothersome
  34. vapid
  35. Adjective button-down
  36. solitary
  37. boring
  38. pestiferous
  39. tenebrous
  40. dun
  41. mousy
  42. Adjective buttoned-down
  43. drip
  44. prolix
  45. saturnine
  46. lackluster
  47. plaguy
  48. institutional
  49. dreadful
  50. prosaic(al)
  51. astrictive
  52. banausic
  53. dree
  54. grivous
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(işler , görevler , vb ile ilgili olarak) sıkıcı
soul destroying
(nesneler) can sıkıcı
stupid
can sıkıcı
niggling
can sıkıcı
off base
can sıkıcı
boring
can sıkıcı
depressing
can sıkıcı
vexatious
can sıkıcı
tedious Adjective
can sıkıcı
bothersome
can sıkıcı
maddening
can sıkıcı
worrisome
can sıkıcı
oppressive
can sıkıcı
pesky
can sıkıcı
humdrum
can sıkıcı
slow
can sıkıcı
lurid
can sıkıcı
pestiferous
ruhsuz ve sıkıcı
dull as ditch water
sıkıcı , büzücü .
constrictive
sıkıcı bir gösteri ya da program
yawner
sıkıcı bir hayat yaşamak
to live a humdrum life Verb
sıkıcı bir işi bitirmeye çalışmak
to plot away at a dull task Verb
sıkıcı bir şekilde
dully Adverb
sıkıcı bir tanıdıktan kurtulmak
to throw off a troublesome acquaintance Verb
sıkıcı durum
hot seat
sıkıcı hale gelmek
to wear thin Verb
sıkıcı iş
boring job
sıkıcı iş
tedious work
sıkıcı işlerde çalışmak
to be engaged in humdrum tasks Verb
sıkıcı işte çalışmak
to grind the wind Verb
sıkıcı kas ; avını sıkarak öldüren yılan .
constrictor
sıkıcı kimse
deadhead
sıkıcı kimse
drag
sıkıcı konuşma yapmak
to perorate Verb
sıkıcı olmak
to fall flat Verb
sıkıcı rekabet ile karşılaşmak
to be exposed to severe competition Verb
sıkıcı şey
plummet
sıkıcı şey veya kimse
pest
sıkıcı söylev veren
haranguer
sıkıcı ve bitmek tükenmek bilmeyen iş
grind
sıkıcı ve monoton iş
treadmill
sıkıcı veya yorucu nasihat
homily
bitip tükenmek bilmeyen sıkıcı iş
continuous chore
can sıkıcı bir ders kitabında zorla ilerlemek
to wade through a dull textbook Verb
can sıkıcı bir durum
bind
can sıkıcı bir şekilde
dully Adverb
can sıkıcı herhangi bir şey
bother
can sıkıcı iş
humdrum work
can sıkıcı kimse
wet sock
can sıkıcı kişi
bore
can sıkıcı konuşma
flat conversation
can sıkıcı konuşma
inanimate conversation
can sıkıcı öğüt
jaw
can sıkıcı son
tame ending
çirkin ve sıkıcı kadın
dog
gene can sıkıcı işine dönmek
to be back at the old grind Verb
hareketsiz ve can sıkıcı bir yer
backwater
iğrenç ve can sıkıcı kişi
blighter
rüküş kılıklı sıkıcı kadın
frump
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Can sıkan, ... sıkıntı veren
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.