sıkıntı

Turkish-English Translation

  1. Noun difficulty
  2. trouble
  3. worry
  4. complaint
  5. drag
  6. Noun poverty
  7. depression
  8. disturbance
  9. Noun embarrassment
  10. strain
  11. gloom
  12. deprivation
  13. hardship
  14. oppression
  15. push
  16. boredom
  17. pinch
  18. annoyance
  19. distressing
  20. unease
  21. woe
  22. ruffle
  23. Noun adversity
  24. distress
  25. malaise
  26. bother
  27. tribulation
  28. privation
  29. mire
  30. fret
  31. gripe
  32. vexation
  33. discomfort
  34. blues
  35. weightiness
  36. flipping
  37. labor
  38. want
  39. rigor
  40. care
  41. incubus
  42. cumber
  43. forlornness
  44. straits
  45. tight squeeze
  46. troublousness
  47. cumbrance
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

akut solunum sıkıntısı sendromu (ASSS)
acute respiratory distress syndrome (ARDS) Noun, Medicine
solunum sıkıntısı
respiratory distress Noun, Medicine
büyük sıkıntı
ordeal
ekonomik sıkıntı
economic distress
ekonomik sıkıntı
economic gloom
hafif sıkıntı
discomfort
mali sıkıntı
financial squeeze
mali sıkıntı
financial embarrassment
mali sıkıntı
embarrassment Noun
ruhi sıkıntı
mental distress
sıkıntı çekerek
ill
sıkıntı çekmek
to be down in the dumps Verb
sıkıntı ifadesi
blast Noun
sıkıntı veren yer
trouble spot
sıkıntı verici
irksome
sıkıntı verici
burdensome
sıkıntı verici
draggy
sıkıntı vermek
to prey Verb
sıkıntı vermek
to irk Verb
sıkıntı vermek
to trouble Verb
sıkıntı vermek
to burden Verb
sıkıntı vermek
to gripe Verb
sıkıntı vermek
to distress Verb
sıkıntı vermek
to ail Verb
sıkıntı vermek
to embarrass Verb
sıkıntı ya da hoşnutsuzluk
bleeding
sıkıntı yaratıcı bir şeyi ortadan kaldırmak
to abate a nuisance Verb
(önemsiz sıkıntı ya da düş kırıklığı ifadesi) Tüh
shucks
başkalarına sıkıntı ve zarar veren şeyin sürmemesi
continuing nuisance
birine birşeyle sıkıntı vermek
to trouble someone with something Verb
çok sıkıntı çekmiş olmak
to have been through much trouble Verb
fazla sıkıntı vermek
to overburden Verb
mali sıkıntı çekmek
to feel the draught Verb
mali sıkıntı içine düşmek
to be in financial straits Verb
paraca sıkıntı vermek
to embarrass Verb
sınırlama , tahdit , sıkıntı .
constraint
sırf sıkıntı vermek için yapılan kovuşturma
vexatious proceedings
sürekli sıkıntı kaynağı
constant source of annoyance
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir durumun baskı ve ağırlığının verdiği ... darlığı, can sıkkınlığı, huzursuzluk
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.