satma

Turkish-English Translation

  1. sale
  2. disposal
  3. selling
  4. sell
  5. vendition
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(birini) satmak
to bail on someone Verb
Tereciye tere satılmaz.
You can't con a con artist. Sentence, Idioms
Tereciye tere satılmaz.
You can't con a conman. Sentence, Idioms
(borsa) fiyatlar düşerken satma
bear sale
(borsa) mevcut olmayan malı satma
short position
alıp satma
merchanting
bir malı başka bir malın yanında satma
tying-in sales Competition Law
bir poliçeyi yasal olan oranın altında satma
rebating
bir ürünü piyasadaki normal kâr marjının üstünde satma
creaming
bir yazı veya seriyi gazete veya dergilere satma
syndication
döviz alıp satma
currency dealing
döviz alıp satma
money changing
düşük fiyatlardan menkul değer alıp satma
scalping
ev ev dolaşarak mal satma
house to house selling
fiyat kırarak satma
underselling
hisselerini satma
divestment Noun, Economics
kendini satma
no parade
kitap satma
bookselling
maliyetin altında satma
selling below cost Noun, Competition Law
nüfuz ve yetkisini satma
venality
opsiyonlu alıp satma
trading in option
özel sektöre satma
privatization Noun
posta ile satma
mail- order selling
posta ile satma
mail-order selling
senetleri bir kentte iştira edip ötekine satma
internal exchange
spekülatif amaçla arazi alıp satma
land- grabber
spekülatif arazi alıp satma
land-grabbing
ülke dışına mal satma
export trade
vadeli satma
(US) to sell for future delivery
yabancı poliçeleri vadeli olarak alıp satma
forward s exchange
satma eğilimi
inclination to sell
satma hakkı
selling right
satma ıp savmak
to sell off Verb
satma ıp savmak
to sell to the last thing Verb
satma opsiyonu
option to put
satma opsiyonu
option deal for the put
satma opsiyonu
put option
satma opsiyonunun geçerli olduğu dönem
put band
satma tekniği
merchandising technique
satma yasağı
prohibition to sell
satma yetkisi
authority to sell
alıp satma yetkisi
authority to negotiate
alkollü içki satma izni
excise licence
alkollü içki satma izni olan yer
licenced licensed premises
alkollü içki satma lisansı
high licence license
alkollü içki satma ruhsatı
publicant's license Noun
alkollü içki satma ruhsatı
justice's licence license
alkollü içki satma ruhsatı
liquor licence license
alkollü içki satma ruhsatı alan kulüp
registered club
alkollü içki satma ruhsatı olan lokal
licenced licensed saloon
alkollü içki satma ruhsatı olan otel sahibi
licenced licensed victualler
alkollü içki satma ruhsatı olmak
to be licenced licensed to sell drinks Verb
alkollü içki satma ruhsatı verme bürosu
licencing licensing authority Noun
alkollü içki satma ruhsatı verme kanunu
licencing licensing law
alkollü içki satma ruhsatı vermek
to license liquor selling Verb
alkollü içki satma ruhsatı vermek
to license liquour selling Verb
alkollü içki satma saatleri
licencing licensing hours Noun
bir fuarda yiyecek içecek satma yeri gibi ayrılan yer
concession at a fair
bir satma ruhsatı olmak
to be licenced licensed to sell sth Verb
bir şeyi satma müsaade olmak
to be licensed to sell sth Verb
birlikte satma hakkı
tag-along right Noun, Law
cadde üzerinde alkollü içki satma ruhsatı
off licence license-
cadde üzerinde alkollü içki satma ruhsatı
(Br) off licence
değerlendirme ve satma yoluyla sağlayan kişi
infopreneur
dikme ve satma işi
haute couture
içki satma izni veren yerel kurul
excise commission
içki satma izni vergisi
licence license fee (s)
içki satma ruhsatı
excise licence license
içki satma ruhsatı
(Br) excise licence
içki satma ruhsatı
liquor licence
içki satma ruhsatı olan dükkân
licenced premises
içki satma ruhsatı olan kuruluş
licenced licensed house
içki satma ruhsatı sahibi
licencee
içki satma ruhsatı sahibi
licensee
içki satma ruhsatı sahibi
licencee licensee
işyerinde içki satma izni
on- licence
kararlaştırılmış bir fiyattan satma vaadi
selling short
kendi kuruluşunda alkollü içki satma ruhsatı
on licence license-
kendi kuruluşunda alkollü içki satma ruhsatı
(Br) on licence
kredi hisselerini satma emri
long order
malı piyasaya sürmeden önce satma teklifinde bulunmak
to presell Verb
münhasıran satma şartı
exclusive sole (right to sell
müzayedede satma ya da arttırma
licitation
satın alma ve satma müdürü
merchandise manager
yazışma ile mal satma işi
catalog ue business
yeniden satma değeri
resale value
yeniden satma hakkı
right of resale
Turkish-English phrases from Zargan's own database