sauce

English-Turkish Translation

  1. Noun salça, sos, terbiye.
    sauce -boat: salça kabı.
    tomato sauce: domates salçası.
    a white
    sauce for fish: beyaz balık sosu.
    serve with the same sauce: aynı tarzda kullanmak, aynı işe tahsis etmek.
  2. Noun yemeğe çeşni ve lezzet veren şey.
    Hunger is the best sauce: En iyi iştah açıcı şey açlıktır.
  3. Noun (haşlanmış) meyve ezmesi/püresi.
    apple sauce.
  4. Noun küstahça konuşma, arsızlık, yüzsüzlük, küstahlık, dikkafalılık.
    None of your sauce, my girl! Arsızlığı bırak, kızım!
  5. Noun
    table sauce ile ayni anlama gelir. biber, domates, tere, turp vb. gibi yemekte yenen sebzeler.
  6. Transitive Verb salça/sos koymak, salça ile pişirmek, (yemeğe) terbiye yapmak, lezzet vermek.
  7. Transitive Verb küstahlık/terbiyesizlik/arsızlık etmek, sırnaşmak.
    Good boys don't sauce their mothers.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

barbecue sauce
kebap salçası: kızartılan et üzerine sürülen biberli ve baharatlı domates salçası.
barbeque şeklinde de yazılır.
Burgundy sauce
Burgundy ile ayni anlama gelir. Burgonya sosu/salçası: et, tavuk ve balık yemeklerine konulan
kırmızı şarap ve tereyağlı sos.
chili sauce
biberli domates salçası. Noun
hard sauce
katı sos: pudra şekeri, tereyağı, vanilya vb. ile yapılan kremalı sos. Noun
have a sauce
cüretli olmak Verb
hit the sauce
ayyaş olmak, içkiye düşmek, sürekli olarak çok içki içmek.
hollandaise sauce
Hollanda sosu: yumurta sarısı, tereyağı, limon suyu ve baharatla yapılıp sebze yemekleri, balık vb. ne konulan zengin bir sos. Noun
lemon butter sauce
(a) limonlu tereyağı, limon rayihasında tereyağı, (b) limon suyu, erimiş tereyağı ve baharatla yapılmış balık sosu.
Melba sauce
Melba sosu: tatlıların üstüne konulan ahududu şurubu. Noun
red sauce
ketçap Noun, Food-Kitchen
serve someone the same sauce
birine aynıyla mukabele etmek Verb
soy sauce
soya sosu Noun, Food-Kitchen
tartar(e) sauce
soğanlı zeytinli turşulu mayonez. Noun
to have a sauce
küstahlık/cür'et etmek, saygısızlık yapmak.
You've got a sauce, telling me that I'm too old.
tomato sauce
salça
tomato sauce
domates sosu Noun, Food-Kitchen
tomato sauce
ketçap Noun, Food-Kitchen
vinaigrette sauce
sirkeli sos: sirke, soğan, maydanoz vb. ile yapılan ve soğuk etlere/ balığa konan sos.
white sauce
beyaz sos: yağ, un ve sütle yapılır. Noun
sauce boat
sos servisi yapılan tabak ya da sürahi
a rich sauce made with walnuts
tarator
soy sauce, soya sauce
soy ile ayni anlama gelir. soya fasulyesinden yapılan sos.
What's sauce for the goose is sauce for the gander
Birinin işine yarayan ötekine de yarar.
English-Turkish phrases from Zargan's own database