screw

  1. Maritime Traffic uskur
  2. Noun vida, burgu.
    endless/perpetual/worm screw :sonsuz vida.
    male/female screw: erkek/dişi vida.

    right-handed screw: sağ vida.
    left-handed screw: sol vida.
    wood screw: ağaç vidası.
    screw bolt: vidalı cıvata.
    screw gear: helezoni dişli.
    screw hook: vidalı kanca.
    screw jack: vidalı kriko.
    screw nut: cıvata somunu.
    screw plate: pafta, vida lokması.
  3. Noun vida şeklinde cisim.
  4. Noun (bkz: screw propeller ).
  5. Noun vidanın dönmesi, dönme.
  6. Noun (a) küçük tütün/şeker/tuz vb. paketi, (b)
    argo işe yaramayan/yaşlı at.
  7. Noun maaş, aylık, ücret.
  8. Noun hapshane gardiyanı.
  9. Noun sikme.
  10. Verb vidalamak, vida ile tutturmak.
  11. Verb vidasını sıkıştırmak/çevirmek.
  12. Verb bur(ul)mak, bük(ül)mek, dön(dür)mek.
  13. Verb gen.
    screw up: kuvvetlendirmek, artırmak, takviye etmek, sağlamlaştırmak.
  14. Verb zorlamak, icbar/tazyik/tehdit etmek.
  15. Verb sıkıştırarak söyletmek, zorla itiraf ettirmek.
  16. Verb tehditle para sızdırmak.
  17. Verb aldatmak, dolandırmak.
  18. Verb sikmek, cinsel ilişkide bulunmak.
Bağlantı malzemelerinin ve vida makinesi ürünlerinin imalatı (NACE kodu: 25.94) Noun, Trades-Professions
cesaretini toplamak.
yüzünü buruşturmak.
dudak bükmek.
burun kıvırmak Verb
bir şeye burun kıvırmak Verb
pervane
Allen vidası: tepesindeki eksenel altıgen oyuk vasıtasıyla döndürülür. Noun
Arşimet vidası: eğik bir silindir içinde dönerek suyu yukarı çıkaran spiral.
Arşimet vidası: eğik bir silindir içinde dönerek suyu yukarı çıkaran spiral.
cıvata
başlı/kapaklı vida. Noun
sıkma vidası Noun
lag screw Noun
(dört-altı köşeli başlı) ağaç vidası. Noun
bağlama vasıtası Noun
bağlantı vidası Noun
bağlama vasıtası Noun
kapak vidası Noun
çakma vida: ağaca çekiçle çakılıp tornavida ile çıkarılabilen iri dişli vida.
screw nail ile ayni anlama gelir. Noun
kapak vidası Noun
bağlantı vidası Noun
biraz daha sıkıştırmak.
saplama
el kıskacı, kenet, marangoz kenedi. Noun
kafadan çatlak olmak, aklından zoru olmak, bir çivisi gevşek olmak.
(dört-altı köşeli başlı) ağaç vidası. Noun
makine vidası: çapı 1/4 inçten küçük, tornavida ile sıkıştırılan yarık tepeli vida.
devamlı vida
yıldız (başlı) vida.
saplama
soket başlı vida Noun, Machines
kutup vidası Noun
geçirmek (argo) Verb
bir amaç uğruna baskı kullanma.
çift uskur
sonsuz vida
birinden bir vaat koparmak Verb
önüne gelenle yatmak Verb
boş boş dolaşmak Verb
aylaklık etmek Verb
burgu
burmacık
(Strombocarpa odorata). Mimozagillerden GB ABD'de yetişen, kıvrık fasulyeye benzer meyvesi
yem olarak kullanılan ağaç.
Noun
cıvata
(kavanoz vb. için) vidalı kapak. Noun
pafta
(a) vidalamak, vidasını sıkıştırmak, (b) çok düşük fiyat vermek, 11
screw in: vidayı çevirmek/sıkıştırmak,
çevirerek içine sokmak.
fiyatları indirmek Verb
halkalı /halka başlı vida, vidalı halka. Noun
cıvata başı
cıvata deliği
somun anahtarı
cıvata anahtarı
ingiliz anahtarı
cıvata başı
birinden para sızdırmak Verb
vidalı çivi. Noun
vidalamak.
bir işe karışmak Verb
(a) vidasını sökmek, (b) zorla elde etmek.
screw the truth out of someone: birisinden gerçeği
zorla ögrenmek.
screw money out of someone: güçlükle para koparmak.
vidalı çam
(Pandanus). Yaprakları helezoni biçimde dizili, meyvesi yenen tropik Asya ağacı. Noun
vida dişi ölçüsü
pafta
kapak vidası Noun
kabartma baskı
kabartma baskı
pervane, uskur. Noun
çatal anahtar
pervaneli (uskurlu) vapur
diestock Noun
vida dişi
burgulu kapak
(beceriksizlik/aptallık yüzünden) bozmak, berbat etmek.
bir şeyi kâğıda sarmak.
kendini zorlamak.
fiyatları yükseltmek Verb
gözlerini kısmak.
kirayı artırmak.
mengene
bir tahtası eksik olmak, delirmek, aklını oynatmak.
There's a screw loose somewhere: Bir yerde bir bozukluk var.
bir tahtası eksik olmak Verb