Bağlantı malzemelerinin ve vida makinesi ürünlerinin imalatı (NACE kodu: 25.94)
Noun, Trades-Professions
bir şeye burun kıvırmak
Verb
Allen vidası: tepesindeki eksenel altıgen oyuk vasıtasıyla döndürülür.
Noun
Arşimet vidası: eğik bir silindir içinde dönerek suyu yukarı çıkaran spiral.
Arşimet vidası: eğik bir silindir içinde dönerek suyu yukarı çıkaran spiral.
(dört-altı köşeli başlı) ağaç vidası.
Noun
çakma vida: ağaca çekiçle çakılıp tornavida ile çıkarılabilen iri dişli vida.
screw nail ile ayni anlama gelir.
Noun
el kıskacı, kenet, marangoz kenedi.
Noun
kafadan çatlak olmak, aklından zoru olmak, bir çivisi gevşek olmak.
(dört-altı köşeli başlı) ağaç vidası.
Noun
makine vidası: çapı 1/4 inçten küçük, tornavida ile sıkıştırılan yarık tepeli vida.
soket başlı vida
Noun, Machines
bir amaç uğruna baskı kullanma.
birinden bir vaat koparmak
Verb
önüne gelenle yatmak
Verb
burmacık
(Strombocarpa odorata). Mimozagillerden GB ABD'de yetişen, kıvrık fasulyeye benzer meyvesi
yem olarak kullanılan ağaç.
Noun
(kavanoz vb. için) vidalı kapak.
Noun
(a) vidalamak, vidasını sıkıştırmak, (b) çok düşük fiyat vermek, 11
screw in: vidayı çevirmek/sıkıştırmak,
çevirerek içine sokmak.
halkalı /halka başlı vida, vidalı halka.
Noun
birinden para sızdırmak
Verb
(a) vidasını sökmek, (b) zorla elde etmek.
screw the truth out of someone: birisinden gerçeği
zorla ögrenmek.
screw money out of someone: güçlükle para koparmak.
vidalı çam
(Pandanus). Yaprakları helezoni biçimde dizili, meyvesi yenen tropik Asya ağacı.
Noun
pervaneli (uskurlu) vapur
(beceriksizlik/aptallık yüzünden) bozmak, berbat etmek.
fiyatları yükseltmek
Verb
bir tahtası eksik olmak, delirmek, aklını oynatmak.
There's a screw loose somewhere: Bir yerde bir bozukluk var.
bir tahtası eksik olmak
Verb