sentencing -> sentence

  1. Noun, Law ceza hükmü
  2. Noun, Grammar tümce, cümle.
    He put the phone down before she could finish the sentence .
    simple sentence:
    yalın tümce.
    compound sentence: bileşik tümce.
    complex sentence: karmaşık tümce.
    sentence of statement: bildirme tümcesi.
    sentence stress = sentence accent: tümcesel vurgu.
  3. Noun, Law ilâm, karar, hüküm.
    He received a heavy/light (=long/short) sentence. The sentence was 6 years (in
    prison) and a fine of $1000.
    a life sentence: müebbet hapis.
    the death sentence: idam/ölüm cezası.
    give/pass/pronounce sentence: (yargıç) kararı okumak/tebliğ etmek.
    under sentence of death: idama mahkûm olarak.
  4. Noun, Music aralık, fasıla.
  5. Noun deyim, tabir, özdeyiş, vecize.
  6. Transitive Verb mahkûm etmek, cezaya çarptırmak, (mahkeme) hakkında hüküm vermek.
    He was sentenced to 5 years in prison:
    5 yıl hapse mahkûm oldu.
cezasını tamamlamak Verb
cezanın çevrilmesi Noun, Law
hapis cezasını para cezasına çevirmek Verb, Law
ceza hükmünün infazı Noun, Criminal Law
hükümlü Noun, Criminal Law
cezanın belirlenmesi Noun, Criminal Law
hüküm devleti Noun, International Law
yan cümle
yan tümce
(US) infaz edilmekte olan bir hapis cezasının sonunda infaz edilecek ikinci bir hapis cezası kararı
bağlaçlı yan tümce
ağırlaştırılmış müebbet Noun, Law
ağırlaştırılmış ceza Noun, Law
cezanın ağırlaştırılması Noun, Law
bir mahkûma iki ya da daha çok seçenek arasından kendi cezasını kendisinin seçmesini öngören hüküm
tercih hakkı veren mahkeme hükmü
değişik son cümle Noun, Law
mülga cümle Noun, Law
bir mahkeme kararını temyiz etmek Verb
bir mahkeme hükmünün iptalini istemek Verb
mahkeme kararıni temyiz etmek Verb
alt dereceli bir mahkemenin kararını hafifletmek için temyize başvurma
cezasını çektikten sonra
hüküm vermek Verb
mahkûmiyet
bir cümleyi parçalara ayırmak Verb
ölüm cezası
ceza hükümünün başlaması
ceza hükmünün başlaması
bir mahkeme kararının hafifletilmesi
ölüm hükmünü hapse çevirmek Verb
cezayı hafifletmek Verb, Law
cezanın bitmesi
bileşik/girişik tümce: bir ya da daha fazla yan tümcesi olan tümce. Örnek:
When the bell rings
(yan tümce)
walk out (ana tümce).
Noun
cümle yapmak Verb
birleşik tümce. Noun
tüm birleşik tümce: bir veya daha fazla, bağımsız tümcesi olan bağlı tümce.
ör.:
The wind blew
(1) and the rain fell (2) as he arrived (3). Burada 1 ve 2 bağımsız, 3 bağlı tümcedir.
Noun
son cümle
son bağlayıcı cümle
toplam ceza
aynı kişinin eylemlerinin birbirinden bağımsız suç oluşturması durumunda (hakiki içtima) mahkeme kararı
bir mahkeme kararının tefsiri
adli mahkûmiyet
mahkûmiyet kararı
munzam ceza
gözetim altına alma hükmü
hürriyeti bağlayıcı ceza Noun, Criminal Law
idam hükmü
idam hükmü, ölüm cezası.
bir hükmü ertelemek Verb
ertelenen yargı
kesin hüküm
kesin hüküm
cezasını tespit etmek Verb
cezayı tespit etmek Verb
yıldırıcı ceza
takdiri indirim Noun, Law
hak edilenden daha ağır ceza
kesin hüküm kmü
kesin hüküm
nihai hüküm
nihai hüküm kmü
(US) yasayla saptanmış ve af yoluyla süresi azaltılamayan mahkûmiyet cezası
bir cümle kurmak Verb
ağır hapis Noun, Law
ağır hapis cezası Noun, Law
ağır ceza
ölüm hükmü vermek Verb
yetersiz hüküm
yetersiz hüküm kmü
türü belirlenen borç (adı ile ya da aynen belirlenmiş olmayıp , misli olarak belirlenen borç ; (US) belirsiz
süre hapis cezasını içeren mahkûmiyet kar
süresi belirsiz ve suçlunun davranışlarına bağlı olan hapis cezası.
soru cümlesi
soru tümcesi
bir cezaya ara verme
bir cümlede sözcüklerin yerlerini değiştirmek Verb
(US) hapis cezası
hapis cezası Noun, Criminal Law
adil karar
çekirdek tümce: kısa, basit, tümlersiz tümce ki bundan daha ayrıntılı tümceler yapılabilir. Noun
mahkumiyet süresi Noun, Law
sert olmayan hüküm
hafif ceza
müebbet hapis (cezası). death sentence Noun
bir mahkûmiyeti hafifletmek Verb
geniş tümce: bir/birkaç yan tümce uzatılmış tümce. periodic sentence Noun
matrix ile ayni anlama gelir. ana/bağımsız tümce.
azami ceza
asgari ceza
hüküm vermek Verb
etkin tümce: ana fikri sona bırakarak dinleyicide özel bir etki uyandıran tümce. Noun
ceza erteleme Noun, Law
hapis cezası Noun, Criminal Law
hapis cezası Noun, Law
hüküm giyen tutuklu
hüküm vermek Verb
protocol ile ayni anlama gelir. ilköneri: deney veya gözlem sonucunu özlü şekilde anlatan bilimsel
yasa niteliğindeki tümce.
bir cümleyi yeniden kurmak Verb
hüküm giymek Verb
bir cezayı indirmek Verb
hükmün hafifletilmesi
ceza indirimi Noun, Law
cezanın hafifletilmesi
bir mahkeme kararını hafifletmek Verb
bir hükmün uygulanmasını erteleme
bir mahkeme kararının iptali
nokta ile birbirinden ayrılmamış (yanlışlıkla bir tümce gibi yazılmış) iki tümce.
hapis cezası çekmek Verb
bir ceza hükmünün çekilmesi
ağır ceza
kısa vadeli hapis cezası
yalın tümce.
para ve hapis cezasını içeren mahkûmiyet
sonu gelmeyen uzun cümle
bir cümlenin yapısı
yan hüküm
bir hapis mahkûmiyetini tecil etmek Verb
bir mahkûmiyet kararını tecil etmek Verb
mahkûmiyet kararını tecil etmek Verb
(ceza kanunu) bir mahkeme kararını geçici süre durdurmak Verb
bir mahkeme kararının ifasına ara verme
tecil olunan mahkûmiyet kararı
cezanın ertelenmesi, cezanın tecili
kısa özet, konuyu özetleyen tümce. Adjective
hapis hükmü giymek Verb
hapse mahkûm etmek Verb
haksız mahkeme kararı
mahkeme kararını temyizce geri çevirmek Verb
bir mahkeme kararını tasdik etmek Verb
bir hükmü tasdik etmek Verb
hırsızı altı ay hapse mahkûm etmek Verb
bir hırsızı altı ay hapse mahkûm etmek Verb
cümle açılışları Noun, Language-Literature
gaiplik kararı
gıyabi tutuklama kararı
cümle uzunluğu
mahkeme hüküm kmüü
idam kararı
idam hükmü
ölüm kararı
hapis hükmü
evliliğin iptal kararı
biri için gıyabında hüküm vermek Verb
birini ölüme mahkûm etmek Verb
şartlı tahliye kararı vermek Verb
ölüm cezasını müebbed hapse çevirmek Verb
ölüm hükmü giymiş olmak Verb
birini beş yıl hapse mahkûm etmek Verb
birini ölüme mahkûm etmek Verb
birine ölüm cezası vermek Verb
birine idam cezası vermek Verb
bir aylık hapse mahkûm etmek Verb
suçluya hüküm giydirmek Verb
ölüm kararını bildirmek Verb
temyiz üzerine mahkeme kararını bozmak Verb
bir cümleden olmayan bir anlam çıkarmak Verb
iyi hal indirimi Noun, Law
hapis cezası çekmek Verb
şartlı tahliye kararını ertelemek Verb
ölüme mahkûm