siddet

Turkish-English Phrases

akım şiddeti
current intensity
bir fırtınanın şiddeti
violence of a storm
bir fırtınanın şiddeti
elemental fury of a storm
bir saldırının şiddeti
violence of an attack
rekabetin şiddeti
intensity of competition
terorist şiddeti
terrorist violence
ayrılıkçı şiddet
sectarian violence Noun, Politics-Intl. Relations
bir gangsterin şiddet için kullandığı yardımcı
gorilla
birine fiziksel şiddet uygulamak
be physical with someone Verb, Criminal Law
birine fiziksel şiddet uygulamak
get physical with someone Verb, Criminal Law
cebir ve şiddet kullanarak
with strong hand
cinsiyet temelli şiddet
gender-based violence Noun, Law
fiili şiddet
physical force
gerici şiddet
reactionary violence Noun, Politics-Intl. Relations
ışık şiddet birimi
candela
işverenin grevcilere karşı şiddet kullanan adamı
goon
kadına karşı aile içi şiddet
domestic violence against women Noun
kara sendikacılık (resmi olmayan şiddet yanlısı sendikacılık
black unionism
kaza şiddet ve önem dereceleri
accident severity Noun
kazaların şiddet ve önem dereceleri
accident severity Noun
kendine karşı şiddet
self-inflicted violence Noun
köktendinci şiddet
religious fundamentalist violence Noun, Religion-Faith
kuralsız şiddet
lawless violence Noun
öğrencilerin başvurduğu şiddet hareketleri
student violence Noun
pornografik ya da aşırı şiddet sahneleri içeren video filmi
video nasty
psikolojik şiddet
psychological abuse Noun
şahsa karşı kullanılan şiddet
physical force
şiddet
severity Noun
şiddet
impetus
şiddet
stress
şiddet
ferocity Noun
şiddet
stringency
şiddet
force
şiddet
vehemence
şiddet
rigorousness
şiddet
stronghand
şiddet
violence
şiddet
steam
şiddet
heaviness
şiddet
strength
şiddet
physical violence
şiddet
emphasis
şiddet
rigour
şiddet
extremity Noun
şiddet
intensity Noun, Physics
şiddet
harshness
şiddet
poignancy
şiddet
roughness
şiddet
sharpness
şiddet
storminess
şiddet
straitness
şiddet
tyranny
şiddet
ardency
şiddet
astringency
şiddet
birr
şiddet
bitter
şiddet
bitterness
şiddet
boisterousness
şiddet
fury
şiddet
heat
şiddet
impetuosity
şiddet
intension
şiddet
main
şiddet
vigor
şiddet
violence Noun
şiddet ...
murderous
şiddet dalgası
wave of terror Noun
şiddet dolu
gory
şiddet eylemi
act of violence Noun
şiddet fiili
act of violence
şiddet girişimi
attempt at violence
şiddet gösteren
intensive
şiddet hareketi
act of outrage
şiddet hareketi
act of force
şiddet hareketlerinin patlak vermesi
outbreak of violance Noun
şiddet içermeyen
peaceful Adjective
şiddet kullanarak yapılan soygun
robbery with violence
şiddet kullanarak yapılan soygun
robbery with violance
şiddet kullanmak
to lay violent hands on Verb
şiddet kullanmak
to practice violence Verb
şiddet kullanmak
to do violence to sb Verb
şiddet kullanmak
to practise violence Verb
şiddet kültürü
culture of violence Noun, Politics-Intl. Relations
şiddet sarmalı
spiral of violence Noun, Politics-Intl. Relations
şiddet siyaseti
violence-based policy Noun, Politics-Intl. Relations
şiddet sonucu ölüm
violent death
şiddet sonucu ya da intihar ile ölen kişiler
biathanatoi
şiddet ya da gücü azaltmak
to gear down Verb
şiddet yanlısı
pro-violence Adjective
sokak şiddet hareketi
street violence
Sportif Karşılaşmalarda ve Özellikle Futbol Maçlarında Seyircilerin Şiddet Gösterilerine ve Taşkınlıklarına Dair Avrupa Sözleşmesi
European Convention on Spectator Violence and Misbehaviour at Sports Events and in Particular at Football Matches Noun, International Law
tehdit ve şiddet kullanarak girmek suretiyle işgal etme
forcible detainer
Uluslararası Sivil Havacılığa Hizmet Veren Hava Alanlarında Kanunsuz Şiddet Eylemlerinin Önlenmesi İle İlgili Protokol
Protocol for the Suppression of Unlawful Acts of Violence at Airports Serving International Civil Aviation Proper Name, Law
Uluslararası Sivil Havacılığa Hizmet Veren Havalimanlarında Yasadışı Şiddet Eylemlerinin Önlenmesi Protokolü
Protocol for the Suppression of Unlawful Acts of Violence at Airports Serving International Civil Aviation Proper Name, Law
zenci mahallelerinde baş gösteren şiddet tehlikesi
long hot summer
Turkish-English phrases from Zargan's own database

şiddet
Bir güç, ... kuvvetin derecesi