silah

Turkish-English Translation

  1. weapon
  2. hardware
  3. Noun armament
  4. gun
  5. arming
  6. arms
  7. shooting iron
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

ağır kara silahları
heavy ground weapons Noun, Military
kanas silahı
Dragunov sniper rifle Noun, Military
silah sökme
weapon care Noun, Military
Silah ve mühimmat (cephane) imalatı (NACE kodu: 25.4)
Manufacture of weapons and ammunition (NACE code: C25.4) Noun, Trades-Professions
Silah ve mühimmat (cephane) imalatı (NACE kodu: 25.40)
Manufacture of weapons and ammunition (NACE code: C25.4.0) Noun, Trades-Professions
silahları bırakma
laying down arms Noun, Politics-Intl. Relations
silahlı çatışma
armed conflict Noun, International Law
silahlı çatışmalar hukuku
law of armed conflicts Noun, Law
silahsız çözüm
unarmed solution Noun, Politics-Intl. Relations
silahsız sivil halk
unarmed civilians Noun, Politics-Intl. Relations
ağır silah
artillery Noun, Military
ateşli silah
shooting iron
ateşli silah
firearms
ateşli silah
firearm
biyolojik silah
bioweapon Military
çok amaçlı silah
multipurpose weapon
dolu silah
loaded arm
güdümlü silah
guided weapon
havalı silah
air gun
kimyasal silah
chemical weapon Noun, Military
korkunç silah
horror weapon
kurmalı silah
bolt-action weapon Noun
öldürücü silah
deadly weapon
öldürücü silah
lethal weapon
otomatik ateşli silah
repeater
otomatik silah
automatic
otomatik silah
automatic weapon
oyuncak silah
imitation firearm
ticari silah
trade weapon
uzun menzilli silah
long range weapon
yakın menzilli silah
close-range weapon
silah altı emri
induction order
silah altına alınan
conscriptee
silah altına alınan yedekler
conscript reserves Noun
silah altına alma
call to arms
silah altına alma belgesi
draft card
silah altına almak
to draft Verb
silah altına almak
to conscript Verb
silah altına çağırmak
to call to arms Verb
silah altına çağrı
draft call
silah altında
under arms
silah ambargosu
arms embargo Noun
silah anlaşması
arms agreement
silah anlaşması
passage of arms
silah aramak
to frisk Verb
silah arkadaşı
comrade in arms
silah arkadaşı
brother-in-arms
silah arkadaşı
fellow soldier
silah arkadaşı
companion at arms
silah arkadaşı
companion in arms
silah atışı
gunshot
silah atmak
to shoot off Verb
silah bakım merkezi
arms welfare center
silah başına çağrı
alarm
silah çakmağı
lock
silah çatkısı
pile of arms
silah çekme
draw
silah çizelgesi
weapons list
silah deposu
armory Noun
silah deposu
war arsenal Noun
silah deposu
armory Noun, Military
silah fabrikası
armament plant Noun
silah fabrikası
armaments plant Noun
silah fabrikası
war factory Noun
silah fabrikası
defence defense plant Noun
silah fabrikası
war plant Noun
silah fabrikası
assembly plant Noun
silah geliştirme
weapons development
silah hedef hattı
weapon target line
silah ihracatı
arms export
silah ihracatı
export of arms
silah ikmali
armament supplies
silah ile selam durmak
to present arms Verb
silah imalatçısı
arm manufacturer
silah imalatçısı
arms manufacturer
silah imalatı
armament production
silah ithalatı
arms import
silah kaçakçılığı
gunrunning
silah kaçakçılığı
traffic in arms
silah kaçakçılığı
smuggling of arms
silah kaçakçılığı
arms traffic
silah kaçakçılığı
gun running
silah kaçakçılığı
arm traffic
silah kaçakçısı
gunrunner
silah kaçakçısı
arms smuggler
silah kaçakçısı
gun runner
silah kapsülünü vurma
percussion
silah kardeşliği
fraternity in arms
silah kısıtlaması
restriction of armaments
silah kontrol anlaşması
arms control agreement
silah kontrolü
arms control
silah konulan kalça kılıfı
hip boot
silah kullanılmayan
unarmed
silah kullanımını yasaklamak
to bar the use of weapons Verb
silah lanmış
in arms
silah mevzii
weapon pit Noun, Military
silah moratoryumu
arms moratorium
silah müzakereleri
arms negotiations Noun
silah omuza
shoulder arms !
silah ruhsatı
gun licence license
silah sağlama
supplying weapons Noun
silah sanayicisi
armaments magnate
silah sanayicisi
armament magnet
silah sanayii
armament industry
silah sanayii
armaments industry
silah sanayii
war industry
silah sanayiinde çalışan işçi
war worker
silah sanayiinin gelişmesi
war boom
silah satıcısı
gun runner
silah satış fiyatları
arms selling prices Noun
silah satışı
sale of weapons
silah satışı
arms sales
silah satışı
arms sale
silah sevkiyatı
arms shipment
silah sevkıyatı
arms shipment
silah sınırlamaları
armament limitations Noun
silah siparişi
armament order
silah siparişi
war order
silah sistemi
weapons system
silah sistemi
weapon system
silah stoku
weapon stock
silah taciri
arms broker Noun
silah tahdidi
arms limitation
silah tahdidi anlaşması
arms limitation agreement
silah takımı
weapon platoon
silah talimi
rifle exercise
silah taşıma
bearing of arms
silah taşıma
carrying of arms
silah taşıma
carrying arms
silah taşıma
baring of arms
silah taşıma aracı
weapons carrier truck
silah taşıma izni
gun license
silah taşımak
to carry arms Verb
silah taşımak
to bear arms Verb
silah taşımak
to go armed Verb
silah taşımak
to pack a revolver Verb
silah taşımayan
unarmed
silah taşıyabilir
fit to carry arms
silah tedariki
armament supplies
silah tedariki
arms procurement
silah tehdidi
to hold at gunpoint
silah tehdidi ile
gunpoint to hold at gunpoint
silah tescili
gun registration
silah teslimatı
arms delivery
silah ticareti
trade in arms
silah ticareti
arms business
silah ticareti
gun running
silah üreticileri
armament makers Noun
silah üreticiliği
military profession
silah üreticisi
armament maker
silah üretimi
armament production
silah üretimi
war production
silah üretimi
armaments productions
silah üretimi
weapons production
silah üretimi
production of armaments
silah üretimi faaliyeti
weapons activities
silah ve teçhizat
war goods
silah ve teçhizat işleri
war work Noun
silah ve teçhizat sözleşmesi
war contract
silah yapımcıları ve tüccarları
merchant of death Noun
silah yarışı
arms race
silah yarışı
armament race
silah yığınağı
arms build-up
silah zoru
force of arms
silah zoruyla
by force of arms
(askerler) silah omuza yapmak
to slope arms Verb
(zırhlı gemi) silah donanımı
ammunition hoist
askerleri silah altına çağırma
call of troops
askerleri silah altına çağırmak
to call up troops Verb
ateşli silah taşıma izni
(Br) firearms certificate
ateşli silah taşıma izni
firearms certificate
ateşli silah taşıma ruhsatı
licence to carry firearms
ateşli silah taşıma ruhsatı
licence license to carry firearms
ateşli silah taşıma ruhsatı
permit for carrying fire-arms
ayaklanarak silah sarılmış
up in arms
birine silah doğrultmak
to throw a gun on sb Verb
çabuk silah çekmek
to be quick on the draw Verb
düzensiz silah atma
shooting incident
izinsiz silah taşıma
unauthorized possession of arms
izinsiz silah taşıma
illegal possession of arms
kısa mesafeden silah atma
pot shot
nükleer silah anlaşması
nuclear weapon deal
nükleer silah kullanılmayan savaş
conventional war
nükleer silah stoku
nuclear weapon stock
nükleer silah yasağı
denuclearization
ruhsatsız silah taşıma
illegal possession of arms
ruhsatsız silah taşıma
carrying a pistol without a license Law
ruhsatsız silah taşıma
unauthorized possession of arms
ruhsatsız silah taşıma
carrying arms without a licence
üzerine silah doğrultmak
to cover Verb
yasadışı silah ticareti
illegal arms trafficking Noun, Law
yasadışı silah ticareti
illicit arms trafficking Noun, Criminal Law
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Düşmanı öldürmek, imhâ etmek veya kendini ... kullanılan her türlü âlet
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.