sole

  1. Adjective tek, biricik, yegâne, yalnız.
    the sole living relative: hayattaki biricik akraba.
  2. Adjective eşsiz.
  3. Adjective kişiye özel. şahsî, tek başına, başlı başına.
    He has the sole responsibility for doing this job:
    Bu işi yapmanın sorumluluğu tek başına onun üzerindedir.
  4. Adjective bekâr, evlenmemiş.
  5. taban, ayak veya ayakkabı tabanı.
    sole leather: taban köselesi.
  6. taban, bir şeyin alt kısmı/tabanı.
  7. ayakkabıya pençe vurmak.
  8. Noun dil balığı
    (Solea solea).
birinin tek desteği olmak Verb
ailesinin tek desteği olmak Verb
pençe
taban
pençelemek Verb
dil balığı Noun, Zoology
tek kişilik tüzel şahıs (krallık , piskoposluk gibi
benekli dilbalığı Noun, Zoology
bekâr kadın
evli olmayan kadın
dil balığı filesi.
(kundura, çizme vb. için) yarım pençe. Noun
(a)
zool. kızıl dil (balığı)
(Pleuronectes microcephalus), (b)
Brit.- argo aptal kız.
dil balığı Noun, Zoology
lekeli dil balığı Noun, Zoology
tek yüzgeçli dil Noun, Zoology
ak dil Noun, Zoology
tek hesap
tek başına duran ilan
yegâne temsilci
tek acentelik
yegâne temsilci
tek acente
(yangın sigortası) yegane ve şartsız sahibi
tek madde
münhasır pazarlık etme hakkı
tek bir nüsha olarak yayımlanan poliçe
başka sureti bulunmayan poliçe
tek satın alıcı
bir kazanın tek nedeni
birkaç kişilik şirket
tek kişilik organ
tek kişi firması
tek borçlu
yegâne müdür
tek dağıtıcılık hakları Noun
tek dağıtıcı hakları Noun
vasiyeti tenfizde tek görevli memur
tek mirasçı
yegâne mirasçı
tek hâkim
tek vasiyet eden kimse
tek vasiyet edilen kimse
tek uğraş
yegâne malik
tek mülkiyet sahipliği
münhasır mülkiyet hakkı
taban
altlık
(US) yegâne mal sahibi
tek başına işletme kuran kişi
(US) özel şirket
şahıs işletmesi
şahıs şirketi Noun, Companies Law
yegâne temsilci
tek temsilci
tek sorumlu
tek hak
yayım hakkı tekeli
tek kiracı
tekel
kendi adına dükkânı olan
tek başına işletme kuran kişi
sermaye koyan ve bütün riski taşıyan kişi
şahıs şirketi Noun, Companies Law
tek yediemin
yegâne kullanım hakkı
tek kullanma hakkı
kendi adına ve hesabına ticaret yapan evli kadın
bir kimsenin güvendiği tek ümit olmak Verb
tek acente olmak Verb
birinin temsilcisi olmak Verb
birinin yegâne temsilcisi olmak Verb
tek dağıtıcı olmak Verb
ferdi mudi emanet servisi
münhasıran satma şartı
(Br) kendi adına ve hesabına ticaret yapan kadın
yalnız kendi hesabıma
yegâne yetkili olmak Verb
dağıtım hak kının yegâne sahibi olmak Verb
tek distribütör
tek sahipli bir işletmeyi ortaklığa çevirmek Verb
tek sahipli bir işletmeyi ortaklığa çevirmek Verb