sonuç

Turkish-English Translation

  1. Noun conclusion
  2. Noun, Project Management deliverable
  3. effect
  4. moment
  5. product
  6. fine
  7. end
  8. success
  9. Noun solution
  10. result
  11. consequence
  12. fruit
  13. sequence
  14. outcome
  15. Noun resolution
  16. determination
  17. Noun judgment
  18. amount
  19. ultimate
  20. Noun termination
  21. harvest
  22. Noun culmination
  23. attendant
  24. sequel
  25. corollary
  26. Noun ramification
  27. upshot
  28. consummation
  29. spawn
  30. pursuance
  31. close
  32. payoff
  33. Noun, Literature denouement
  34. sequent
  35. curtains
  36. inference
  37. pay off
  38. event
  39. fruitage
  40. issue
  41. bottom line
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

alışkanlık sonucu
habitually Adverb
amaçlanmamış sonuçlar
unintended consequences Noun
beklenmeyen sonuçlar
unintended consequences Noun
bir girişimin iyi sonucu
good issue of an undertaking
bir önermenin tabii sonucu
corollary
dikkatsizlik sonucu
inadvertently Adverb
direkt fiil sonucu
(Lat.) brevi manu
enflasyon sonucu
effect of inflation
eylemin niyet edilmemiş sonuçları
unintended consequences Noun
faaliyet sonucu
operating result
faizlerin yükselmesi sonucu
stringency
feshin sonucu
effect of termination
hata sonucu
mistakenly Adverb
hesabın doğru sonucu
answer
ihmal sonucu
negligently Adverb
ihmal sonucu
due to negligence Adverb
ihraç sonucu
issuing result
istenmeyen sonuçlar
unintended consequences Noun
neden-sonuç ilişkisi
cause-and-effect relationship Noun
öngörülemeyen sonuçlar
unintended consequences Noun
oylama sonucu
result of an inquiry
oylama sonucu
result of ballot
piyasada çok az sayıda alıcı olması sonucu
polyopsony
piyasada çok az sayıda satıcı olması sonucu
polypoly
rastlantı sonucu
by accident Adverb
savaş sonucu
sequel of war
sebep-sonuç ilişkisi
cause-and-effect relationship Noun
seçim sonucu
election result
seçim sonucu
outcome of the election
seçmen bölgesi sonucu
constituency poll
sınav sonucu
examination result
sınav sonucu
examination score
sonuç alıcı
fruitful Adjective
tahkik sonucu
upon investigation
tazminat sonucu
corollary of indemnity
test sonucu
test result
test sonucu
test score
vergi sonucu
tax result
yanlışlık sonucu
mistakenly Adverb
yapılan anlaşma sonucu
budget account
(ister istemez bundan) çıkan sonuç
necessary implication
ağır sonuç
heavy toll Noun
anlamlı sonuç
significant result Noun, Statistics
ara sonuç
interim result
ara sonuç
intermediate result
çıkarsanacak doğal sonuç
natural presumption
ek sonuç
by product
elle tutulur sonuç
tangible result Noun
en iyi sonuç
optimum result
genel sonuç
overall result
gerekli sonuç
necessary consequence
haklı sonuç
legitimate conclusion
hukuki sonuç
conclusion of law Noun, Law
ister istemez varılan sonuç
violent presumption
iyi sonuç
consummation
jürinin vardığı sonuç
finding of the jury
kanundan çıkarılan sonuç
implication of law
kesin olmayan sonuç
x
kötü sonuç
drab result
kötü sonuç
poor result
kötü sonuç
aftermath
maddi sonuç
material consequence
maddi sonuç
tangible result
mali sonuç
financial result
mantıki sonuç
logical consequence
mantıksal sonuç
entailment Noun, Logic
nihai sonuç
ultimate result
olası sonuç
eventuality Noun
olası sonuç
implication Noun
olası sonuç
probable consequence
olgusal sonuç
conclusion of fact Noun
olumlu sonuç
favorable result
olumlu sonuç
favourable result
önceden belli olan sonuç
foregone conclusion
ortak sonuç
common cause
sebep ve sonuç
cause and effect
somut sonuç
tangible result Noun
son sonuç
final result
sosyal sonuç
social process
tali sonuç
secondary consequence
toplam sonuç
global result
varılan sonuç
finding
yaklaşık sonuç
approximate result
yan sonuç
by-result
sonuç beklediğimiz gibi oldu
the results comport with our expectations
sonuç belgesi
score report Noun, Education-Training
sonuç bildirgesi
final declaration Noun
sonuç bildirimi
result statement Noun
sonuç çıkarma
inference
sonuç çıkarmak
to deduce the consequences Verb
sonuç çıkarmak
to draw a conclusion Verb
sonuç çıkarmak
to deduct Verb
sonuç çıkarmak
to infer Verb
sonuç çıkarmak
to reason Verb
sonuç çıkarmak
to produce Verb
sonuç çıkarmak
to gather Verb
sonuç çıkarmak
to conclude Verb
sonuç çıkmayan
in conclusive
sonuç doğurmak
to prompt Verb
sonuç doğurmak
to have a result Verb
sonuç elde etmeden çalışmak
to work without result Verb
sonuç itibarıyla
at the end of the day Adverb
sonuç olarak
accordingly Adverb
sonuç olarak
ultimately Adverb
sonuç olarak
as a result Adverb
sonuç olarak
in conclusion Adverb
sonuç olarak
consequently Adverb
sonuç olarak
at the end of the day Adverb
sonuç olarak
in fine Adverb
sonuç olarak çıkabilen
inferential
sonuç olarak izleyen
subsequent
sonuç olarak meydana gelen
resultant
sonuç olmak
to ensue Verb
sonuç raporu
final report Noun
sonuç sayfası
results page Noun
sonuç ve istem
prayer Noun, Law
sonuç vermek
to yield Verb
sonuç vermek
to show results Verb
sonuç vermek
to yield results Verb
sonuç vermek
to work through Verb
sonuç vermemek
to draw a blank Verb
sonuç vermeye çaba
drag
sonuç vermeyen
ungrateful
sonuç yaratan
causative
arama motoru sonuç sayfası
search engine results page (SERP) Noun, Software
başarı ve sonuç yok
no cure no pay clause
bilinen verilerden sonuç çıkarma
interpolation Noun
bir ifadeden sonuç çıkarmak
to gather from a statement Verb
bir şeyden sonuç çıkarmak
to argue from sth Verb
bir şeyden sonuç çıkarmak
to draw a conclusion from sth Verb
bir sonuç elde etmek
to achieve a result Verb
birşeyden sonuç olarak çıkmak
to follow from something Verb
birşeyden sonuç olarak çıkmak
to come out of something Verb
birşeye sonuç teşkil etmek
to come out of something Verb
bu hikayeden çıkarılacak sonuç şudur
moral of the story
çabalardan sonuç alınmamış olması
vast wasteland
çabuk sonuç çıkarmak
to rush to conclusions Verb
doğal bir sonuç veya gelişme
outgrowth
düşünüp sonuç çıkarmak
to think through Verb
eldeki kanıtlardan sonuç çıkarmak
to gather from the evidence Verb
en iyi sonuç alan reklam
advertising pulling the best results
filmde fotojenik sonuç vermek
to film well Verb
genel sonuç çıkarma
generalization
genelden özele sonuç çıkarmak
to deduction Verb
genelden özele sonuç çıkarmak
to argue from the general to the particular Verb
harika sonuç vermek
to work miracles Verb
harika sonuç vermek
to work wonders Verb
hemen sonuç çıkarmak
to leap to a conclusion Verb
hukuki sonuç doğurmak
bear legal consequences Verb, Law
iki sonuç arasında fark
divergence between two results
imalı konuşmadan sonuç çıkarmak
to put two and two together Verb
iyi sonuç vermek
to turn out satisfactory Verb
iyi sonuç vermek
to work Verb
neden ile sonuç arasındaki ilişki
relation between cause and effect
neden ve sonuç ilişkisi
causation
nedenle sonuç arasındaki zaman farkı
lag
yanlış sonuç çıkarma
false conclusion
yeni bir tedaviden sonuç almak
to get result from a new treatment Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir olay veya durum sonunda ortaya ... olay veya durum, netîce
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.