boş zamanını kullanmak
Verb
okumak için dişinden tırnağından artırmak
Verb
çok endişe etmek/kızmak/öfkelenmek.
Mum'd go spare if she knew: Annem duyarsa çok kızar.
kaybedecek vakti olmamak
Verb
yenilmiş bir hasmının canını bağışlamak
Verb
yenilmiş bir hasmın canını bağışlamak
Verb
yedek yiyecek maddesi
Noun
gayret ve masraftan kaçınmamak
Verb
masraftan kaçınmamak
Verb
masraftan kaçınmamak.
We have spared no expense: Hiçbir masraftan kaçınmadık.
masraftan kaçınmamak
Verb
masraftan kaçınmamak
Verb
gayretten çekinmemek
Verb
zahmetten kaçınmamak
Verb
birinin canını bağışlamak
Verb
birine bir galon benzin vermek
Verb
birini zahmete sokmamak
Verb
Kızını dövmeyen dizini döver.
yedek araba lastikleri
Noun
yedek tekerlek
Noun, Transport
bir şeyle uğraşmak zorunda kalmamak
Verb
depo yedek parçaları
Noun
genel ihtiyaç yedek parçaları
Noun
hiçbir gayreti/fedakârlığı esirgememek.
birinin dinlenme vaktinden çalmak
Verb