squeeze

  1. sıkma(k), ezme(k), sıkıp suyunu çıkarma(k).
    to squeeze someone's hand. to squeeze juice from an orange.
  2. sıkıştırma(k), dar bir yere sokma(k)/tıkma(k).
    He was squeezed to death in the crowd: Kalabalıkta
    sıkışmaktan az daha boğulacaktı.
  3. kucaklama(k), sarılma(k).
    give someone a squeeze: birini kucaklamak/kolları arasında sıkmak.
  4. para sızdırma(k), sıkıştırıp parasını alma(k).
    squeeze money out of someone: birisinden para sızdırmak.
  5. squeeze in/through vb.: ite kaka araya sokulmak.
  6. sevgili, maşuka, yavuklu.
    main squeeze: biricik sevgili.
kalabalıkta kendine yol açmak Verb
darda olmak Verb
satıcıların söz verdikleri tarihte ve üzerinde anlaşmaya varılan fiyattan hisse senetlerini teslim etmeleri
için yaptıkları hareket
belirli bir hisse senedi alıcılarının
fiyatların düşeceği beklentisiyle ileri tarihli anlaşma yapmış olanların
fiyatların yükselmesi durumuyla karşılaşmaları Noun
borsada
bütçe sıkıntısı
nakit darlığı
masraf kısma
kredi darlığı
mali sıkıntı
döviz sıkıntısı
döviz darboğazı
zor durumda.
çalışanların ücretlerine yapılabilecek ücret artışlarına konulan sınırlama
işverenlerin
enflasyonun güçlü etkisi
likidite darlığı Noun, Economics
likidite sıkışıklığı Noun, Economics
likidite sıkıntısı Noun, Economics
patron
para sıkıntısı
para darlığı
maaş darlığı
mıncıklamak Verb
artan maliyetler ve dengeli kalan fiyatlar sonucu şirket kârının azalması
kârda düşme
kâr da düşme
büyük para sıkıntısı
darlık
sıkıntı
güçlük
sızdırmak Verb
sıkmaç: sıkılarak içindeki boşaltılan plastik şişe.
(konuşma dili) akordiyon
güçlükle başarmak/kurtulmak/paçayı kurtarmak.
bir fiyatı indirmek Verb
fiyatları düşürmek Verb
arasına sıkış(tır)mak/tıkmak, sıkışarak arasına girmek.
to squeeze something into a box: bir şeyi
kutuya tıkmak.
squeeze into a small place: dar bir yere sıkışmak/sıkışarak girmek
birinden para sızdırmak Verb
boğuntuya getirmek Verb
kâr sınırlaması
kalabalık bir otobüse zar zor girmek Verb
sıkıştırmak Verb
(ticarette) batırmak, iflâs ettirmek, mahvına sebep olmak.
(borsa) satmaya zorlamak Verb
(beyzbolde) sıkışık oyun.
(US) rekabet yüzünden yüksek fiyat teklif etme
para sızdırmak Verb
(a) arasına sıkışmak, sıkışıp arasında kalmak, (b)
k.d. güçlükle başarmak/kurtulmak/paçayı kurtarmak.
sıkıştırmak Verb
kâr hadlerini kısıtlamak Verb
zorlamak, baskı yapmak, tazyik etmek, sıkıştırmak.