protestolara neden olmak
Verb
fırtına havası.
A storm is gathering: Fırtına kopacak (bulutlar toplanıyor).
In the gathering darkness: Gittikçe basan karanlıkta.
(US) ani ve şiddetli gelen cinnet krizi
sitokin fırtınası
Noun, Medicine
tozak, toz fırtınası.
Noun
şimşekli/yıldırımlı fırtına.
şimşekli/gök gürültülü fırtına.
Noun
şimşekli/yıldırımlı fırtına.
gün dönümü fırtınası.
equinoctial, line gale, line storm ile ayni anlama gelir.
Noun
dondurucu fırtına: yağan yağmuru hemen donduran fırtına.
Noun
manyetik fırtına, güneş lekeleri ve güneşin fırlattığı yüklü parçacıklar sebebiyle yer mıknatıssal alanında
vukubulan ânî değişmeler.
kötü durumu arkada bırakmış olmak
Verb
yavaş yavaş dinen fırtına
(seyirciler) alkış tufanına tutmak
Verb
(askerlik) bir yeri ani saldırıyla ele geçirmek
Verb
hücumla ele geçirmek
Verb
fırtınadan önceki sessizlik
şimşekli/yıldırımlı fırtına.
güç anları iyi atlatmak
Verb
fırtına ve kasırga hesarına karşı sigorta
fırtına ve kasırga hasarına karşı sigorta
fırtına sığınağı, şiddetli fırtınada sığınılan yeraltı odası.
Noun
(soğuk ve fırtınadan koruyan) dış kapı.
Noun
bir kaşık/bardak suda fırtına.
sinirli bir şekilde terketmek
Verb
...'i hışımla terketmek
Verb
...'i sinirli bir şekilde terketmek
Verb
(a) fırtına martısı, yelkovankuşu
(Hydrobates pelagicus), (b) baş belası, âsi, karışıklık çıkaran kimse.
(pencerede) dış kepenk.
Noun
fırtına bayrağı/işareti: kıyılarda fırtına çıkacağını haber veren bayrak.
Noun
düşman mevziine saldırmak
Verb
Nazi komando örgütü üyesi.
Brown Shirt ile ayni anlama gelir.
Noun
(radyo vb. ile) fırtına uyarısı.
Noun
tehlike emaresi/işareti.
Noun
(pencerede) dış kepenk.
Noun
bir kaşık suda fırtına koparmak
Verb
ülkede siyasi fırtına çıkarmak
Verb