sucu

Turkish-English Translation

  1. water-bearer
  2. water- bearer
  3. water carrier
  4. water seller
  5. bheestie
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(otomobil) vurup kaçma suçu
hit-and-run offense Noun
ağır hırsızlık suçu
aggravated larceny
ağır hırsızlık suçu
mixed larceny
ağır hırsızlık suçu
aggravated theft
ahlak suçu
immoral offence
Aklama Suçu İnceleme Grubu
Examination Group for Laundering Offence Noun, Organizations
av suçu
game hog
başkasının malına işlenen ızrar suçu
malicious mischief
belediye suçu
infraction of a municipal law
bilgisayar suçu
computer crime Information Technology
bir hırsızlık suçu işlemek
to commit a theft Verb
bir suçu açığa çıkarmak
to detect a crime Verb
bir suçu affetmek
to condone Verb
bir suçu affettirecek harekette bulunmak
to atone for a crime Verb
bir suçu araştırmak
to inquire into a crime Verb
bir suçu bağışlatacak harekette bulunmak
to make atonement for a fault Verb
bir suçu birine yamamak
to fasten a crime upon sb Verb
bir suçu birine yıkmak
to frame someone for something Verb
bir suçu birine yüklemek
to hang a rap on sb Verb
bir suçu birinin üzerine atmak
to frame someone for something Verb
bir suçu gizlemek
to slur a crime Verb
bir suçu ikinci kez işleyen kimse
second offender
bir suçu ilk kez işleyen kimse
first offender
bir suçu işlememiş olmak
to be innocent of a crime Verb
bir suçu itiraf etmek
to confess a crime Verb
bir suçu kökünden söküp atmak
to weed out a crime Verb
bir suçu ölümle cezalandırmak
to punish a crime with death Verb
bir suçu ortaya çıkarmak
to expose a crime Verb
bir suçu örtbas etmek
to slur a crime Verb
bir suçu polise bildirmek
to report an offence to the police Verb
bir suçu yargılamak
to try an offence Verb
çete suçu
organized crime Noun, Law
çevre suçu
environmental crime Noun, Criminal Law
cinayet dışında her suçu işlemek
to commit every crime short of murder Verb
cinayet suçu
capital offense
çocuk düşürmeye neden olma suçu
procuring abortion
davacının isnat ettiği suçu kendisine yüklemek
to retaliate a charge on the accuser Verb
davar ya da at hırsızlığı suçu
rustling
disiplin suçu
disciplinable offence
disiplin suçu
disciplinary offence
disiplin suçu
break of discipline
disiplin suçu
disciplinary offense Noun
disiplin suçu
disciplinary penalty
döviz suçu
currency offence
döviz suçu
violation of currency
edep ve ahlak kaidelerini ihlal suçu
offence against decency
edep ve ahlak kaidelerini ihlal suçu
offense against decency Noun
evlat öldürme suçu
prolicide
evlilikte sadakat borcunun ihlali suçu
matrimonial offense
evlilikte sadakat borcunun ihlali suçu
matrimonial offence
görgü kurallarını ihlal suçu
offence against good manners
görgü kurallarını ihlal suçu
offense against good manners Noun
gümrük kanunlarını ihlal suçu
customs offense Noun
gümrük kanunlarını ihlal suçu
customs offence
gümrük suçu
customs offence
haksız fiil suçu
tort of conspiracy
haneye tecavüz suçu
hamesecken
hırsızlık suçu
crimen furti
hırsızlık suçu işlemek
to commit a theft Verb
hırsızlık suçu işlemiş
guilty of theft
iflas suçu
bankruptcy offence
ihanet suçu
crimen laesae majestatis
ihanet suçu
treason felony
ihmal suçu
culpable negligence
ihmalkârlık suçu
tort of negligence
insanlık suçu
crime against humanity Noun, Law
isnat edilen bir suçu kabul etmemek
to disallow a charge Verb
kadın öldürme suçu
femicide
kalpazanlık suçu
currency offence
kalpazanlık suçu
crime of false coining
kalpazanlık suçu
coinage offense
kalpazanlık suçu
coinage offence
kalpazanlık suçu
currency offense Noun
kamu düzenini ihlal suçu
offenses against public order Noun
kamu düzenini ihlal suçu
(US) offence against public order
kamu görevlisinin suçu bildirmemesi
public official's failure to report a crime Noun, Law
kanunen mesken masuniyetini ihlal suçu sayılan fiiller (tehdit , hile vb suretle girme gibi
constructive breaking into a house
kanunu ihlal suçu
offense against the law Noun
kanunu ihlal suçu
offence against the law
karapara aklama suçu
money laundering offence Noun, Criminal Law
karayolları trafik kanunlarını ihlal suçu
offense under the road traffic acts Noun
kaza yapıp kaçma suçu
hit and run offense
kundakçılık suçu
crimen incendii
madeni para basma suçu
coinage offense Noun
mahrem yerlerini gösterme suçu
indecent exposure
mahrem yerlerini gösterme suçu
exposure
müessir fiil suçu
criminal assault and battery
mutlak terör suçu
absolute terror crime Noun, Law
nefret suçu
hate crime Noun, Law
nispi terör suçu
relative terror crime Noun, Law
park etme suçu
parking offence
polisin emirlerini dinlememek suçu
police offense Noun
polisin emirlerini dinlememek suçu
police offence
rüşvet alma suçu
bribery
rüşvet teklif etme suçu
bribery
rüşvet verme suçu
bribery
sanığın suçu reddeden defisi
plea of not guilty
savaş suçu
war guilt
savaş suçu
war crime
sık sık kavga ve hukuki çatışmalara neden olmak suçu
barratry
somut tehlike suçu
concrete endangerment Noun, Law
soykırım suçu
genocidal crime Noun, Law
soyut tehlike suçu
abstract endangerment Noun, Law
suçu ...'e atmak
to pass the buck to ... Verb
suçu açığa çıkarmak
to detect a crime Verb
suçu açığa vermek
to sing Verb
suçu ağırlaştıran neden
aggravation
suçu ağırlaştırıcı bir sebep içeren soygun
aggravated robbery
suçu bildirmek
to report an offence Verb
suçu bildirmeme
failure to report a crime Noun, Law
suçu bildirmemek
to misprision Verb, Law
suçu birine atmak
to shift the blame onto someone Verb
suçu birine atmak
to impute the fault to sb Verb
suçu birine yıkmak
to shift the blame onto someone Verb
suçu birine yüklemek
to ascribe the fault to sb Verb
suçu birine yüklemek
to put the blame upon sb Verb
suçu birinin üstüne atmak
to cast the blame on sb Verb
suçu birinin üzerine atmak
to fit up someone Verb
suçu birinin üzerine yıkmak
to fit up someone Verb
suçu bulunmamak
to be clean Verb
suçu bütün çıplaklığıyla ortaya çıkarmak
to reveal the crime in all its nakedness Verb
suçu bütün çıplaklığıyla ortaya koymak
to reveal the crime in all its nakedness Verb
suçu esas suçluya yüklemek
to put the shoe on the right foot Verb
suçu gizlemek
to slur a crime Verb
suçu gizlemek
to misprision Verb, Law
suçu ihbar etmek
to report an offence Verb
suçu ikrar etmek
to admit guilt Verb, Criminal Law
suçu itiraf etmek
to confess a crime Verb
suçu kabul eden sanık
confitens reus
suçu kabul etmek
to plead guilty Verb
suçu kabul etmek
to accept blame Verb
suçu kabul etmek
to admit guilt Verb, Criminal Law
suçu kanıtlamaknıncaya kadar herkes suçsuzdur
people are innocent until proven guilty
suçu kanıtlanana kadar masum
innocent until proven guilty Adjective, Law
suçu kanıtlanana kadar masum sayılmak
to be innocent until proved guilty Verb
suçu kanıtlar gibi görünen şartlar
incriminating circumstances Noun
suçu kanıtlayan malzeme
incriminating evidence
suçu oluşturan unsurlar
factors that constitute an offence Noun
suçu reddetmek
to plead not guilty Verb
suçu üstlenerek istifa etmek
to fall on your sword Verb
suçu üstlenmek
to accept blame Verb
suçu üstlenmek
to stand the racket Verb
suçu üstüne almak
to take the rap Verb
suçu üstüne almak
to accept blame Verb
suçu üzerine yıkmak
to frame Verb
suçu veya cezayı ağırlaştırıcı sebepler
aggravated circumstances Noun
suçu yüklemek
to shoulder the guilt Verb
suçu yüklenmek
to shoulder the guilt Verb
suçu yüklenmek
to fall on your sword Verb
tanık herhangi bir suçu itiraf ettiğinde
immunity bath
tecavüz suçu işlemek
to commit rape Verb
tehlike suçu
endangerment Noun, Law
terör suçu
terrorist crime
terör suçu
crime of terrorism Noun, Law
terörizmin finansmanı suçu
financing of terrorism Noun, Law
terörün finansmanı suçu
terrorist financing offense Noun, Criminal Law
trafik suçu
motoring offence
trafik suçu
(Br) motoring offence
trafik suçu
motoring offense Noun
trafik suçu
traffic offence
uşağının patronunu öldürmesi suçu
petit reason
vatana ihanet suçu
crime of lese majesty
vergi kaçakçılığı suçu
tax evasion offence
vergi suçu
revenue offense Noun
vergi suçu
tax offense Noun
vergi suçu
revenue offence
vergi suçu
tax offence
vurup kaçma suçu
(car) hit-and-run offence
yasama organının imtiyazlarnı ihlal suçu
breach of privilege
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Su satan ... taşıyan kimse
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.