sure-enough

  1. Adjective gerçek, hakikî.
gerçekten, hakikaten, umulduğu/beklendiği gibi, muhakkak.
besbelli, âşikâr, muhakkak, gerçekten, sahiden.
I said he would come and sure enough he did: O
mutlaka gelir dedim, işte geldi.
and sure enough he won the elections: gerçekten de seçimi kazandı.