taking

English-Turkish Translation

  1. Noun, Law müsadere
  2. al(ın)ma, al(ın)ış.
  3. alınan şey.
  4. heyecan, sarsıntı.
  5. sevimli, cazip, büyüleyici.
  6. bulaşıcı, sari.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

hostage-taking
rehin alma Noun, Criminal Law
International Convention Against the Taking of Hostages
Rehin Alma Olaylarına Karşı Uluslararası Sözleşme Proper Name, Law
be for the taking
çantada keklik olmak Verb
bribe taking
rüşvet alma
constructive taking
kendisine teslim edilen bir şeyi malikin iradesine aykırı olarak kullanmak veya onun izni olmaksızın elden çıkarmak gibi
constructive taking
fiilen alma olmamakla beraber alma kastını gösteren hareket
hostage taking
rehine alma
in a great taking
sevinçten başı göğe erme
inventory taking
envanter yapma
leave taking
izin alma
note taking
not alma
oath taking
yemin etme
pawn taking
rehin alma
physical stock taking
fiili envanter sayımı
profit taking
kâr yapma
profit taking
(piyasada ya bir yükselme ya beklenmedik bir fiyat düşmesi olmadığı sürece , cari fiyatların uygulanması
sonucu emtia ve menkul değer satışından elde
profit taking
borsada kâr etme
stock taking
envanter alma
stock taking
malın mevcudunu sayma
stock taking
sayım
stock taking
mal mevcudunu sayma
surreptitious taking
gizli alınma
today's taking
bugünkü hâsılat
unlawful taking
kanuna aykırı alınma
taking (a suspect) into custody
tevkif
taking a break
paydos
taking a risk
tehlikeyi göze alma
taking a share
katılma
taking a very short time
saniyelik
taking an impression
mulaj
taking an inventory
envanter yapma
taking an order
sipariş alma
taking delivery
tesellüm
taking delivery of
tesellüm
taking everything into account
her şey nazarı itibara alındığında
taking everything into consideration
her husus gözönüne alındığı takdirde.
taking evidence of an absent witness
istinabe
taking into account
nazarı dikkate alarak
taking into account
göz önünde bulundurarak
taking into service
istihdam
taking of evidence
ispat
taking of oath
yemin etme
taking of oath
ant içme
taking of testimony
tanık ifadesi alma
taking one (thing) with another (we just manage)
Aşağı yukarı/şöyle böyle (geçinip gidiyoruz).
taking one thing for another
bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
taking one thing with another
her husus gözönüne alındığı takdirde.
taking one year with another
yılda ortalama.
taking pains
tekellüf
taking place of
kaim
taking possession
temellük etme
taking possession of
temellük
taking pride in
övünme
taking refuge
iltica
taking samples
örnek alma
taking shape
teşekkül
taking someone into custody pending criminal investigation
tutuklama
taking stock
hisse senedi alma
taking stock
envanter yapma
taking to pieces
parçalara ayırma
taking to pieces
sökme
taking undue advantage of sb
birinin iyi niyetini kötüye kullanma
taking up
işgal
(garment) taking in
daraltma
(salary , account) taking it out of
mahsuben
be disqualified from taking part in the olympic games
Olimpiyat Oyunları'na katılmaktan mahrum edilmek Verb
be gradually taking shape
yavaş yavaş biçim bulmak Verb
capable of taking part
katılabilecek ehliyette
commit suicide by taking poison
zehir içerek intihar etmek Verb
date of taking up appointment
atanılanın göreve başlama tarihi
demonatization taking money out of circulation
parayı tedavülden kaldırma
do something taking every contingency into account
geniş tutmak Verb
feel like streching out and taking a nap
mayışmak Verb
giving and taking a branch of revenue in farm
ilzam iltizam
have been prevented by a previous engagement from taking the chair
verilmiş bir önceki bir söz yüzünden başkanlık yapmaktan engellenmek Verb
hostage- taking operation
rehine alma operasyonu
impeach a judge for taking bribes
rüşvet aldığı için bir hâkim aleyhine kovuşturma açmak Verb
licenced licensed deposit taking institutions
(Br) lisanslı mevduat kabul eden kuruluşlar Noun
licensed institution taking deposits
lisansı mevduat kabul eden kuruluşlar Noun
make a living by taking in lodgers
odalarını kiraya vererek geçinmek Verb
nfr- taking system
not alma sistemi
oath- taking ceremony
yemin töreni
picture taking lens
resim çeken mercekler Noun
procedure on taking a poll
oylama usulü
procedure on taking poll
oylama usulü
used by taking turns
almaşık
Convention on the Taking of Evidence Abroad in Civil or Commercial Matters
Hukuki ve Ticari Konularda Yabancı Ülkelerde Delil Sağlanmasına Hakkında Sözleşme Noun, International Law
International Convention Against the Taking of Hostages
Rehine Alınmasına Karşı Uluslararası Sözleşme Noun, International Law
International Convention against the Taking of Hostages
Rehin Almalara Karşı Uluslararası Sözleşme Proper Name, Law
English-Turkish phrases from Zargan's own database