tears

  1. elem, keder, üzüntü, matem.
(birinin) gözlerini yaşartmak, gözlerinden yaş getirmek.
birinin gözlerinin dolmasına neden olmak Verb
birini ağlatmak Verb
gözleri dolmak Verb
yaşarmak Verb
arapsaçı Noun, Plant Species
arapsaçı Noun, Plant Species
gözü sulu olmak Verb
gözyaşlarına boğulmak Verb
gözyaşını tutmak Verb
gözlerinden yaşlar boşanmak, gözyaşı dökmek.
sahte gözyaşları, yalancıktan ağlama, yapmacık üzüntü/matem gösterisi.
timsah gözyaşları dökmek Verb
yaşlı gözler Noun
sahte gözyaşları Noun
sahte göz yaşları Noun
gözleri yaşarmak Verb
ağladı ağlayacak
gözyaşlarını tutmak/zaptetmek.
gözyaşları içinde, ağlayan.
be in tears: ağlamak, gözyaşı dökmek.
The little girl was in tears
because she' lost her mother.
yaş otu, boncuk otu
(Coix lacrymajobi): sert beyaz tohumu inciye benzeyen ve boncuk olarak kullanılan
bir ot. Asyada yetişir.
Noun
boncuk, boncuk otunun tohumu. Noun
gözlerinden yaş boşalmak.
ağlamak üzere
timsah gözyaşları dökmek Verb
yalancıktan ağlamak Verb
yaş dökmek Verb
bu mihnet diyarı, bu dünya.
ağlayacak duruma gelmiş
ağlamak üzere
acı gözyaşları dökmek.