ten

  1. Noun on.
    count in tens: onar onar saymak.
    some ten years back= about ten years ago: on yıl kadar
    önce.
    Anger gave him the strength of ten: Öfke ona on misli kuvvet verdi.
    ten to one he'll forget: Mutlaka/yüzde yüz unutur.
    I'll lay you ten to one on that: Bire karşı on bahse girerim.
  2. Noun on rakamı/sayısı: 10 veya X.
  3. Noun onluk dizi/grup.
  4. Noun (iskambilde) onlu.
  5. Noun
    ten's place ile ayni anlama gelir. onlar basamağı, ondalık sistemde sağdan (veya virgülden sola doğru) ikinci rakam.
  6. Noun onluk (10 dolarlık) banknot.
on'lar grubu
Onlar
Uluslararası Para Fonu'na borç vermeyi kabul etmiş sanayileşmiş on ülke (Belçika , Kanada , Fransa ,
İtalya , Japonya , Hollanda , İsveç , Batı Almany
yüzde doksan, hemen hemen daima.
Even before I open my mouth, my wife seems to know what I'm going
to say nine times out of ten.
on dakika ara vermek/dinlenmek/işi tatil etmek.
(Hazreti Musaya Allah tarafından verilen) On Emir, Evamiri Aşere.
On Emir Noun, Religion-Faith
adam başına on dolar Noun
onar
kovboy şapkası Noun
yürüyerek on dakikalık mesafe
ondalık
On kişiye çay servisi yapılabilir.
(US) 10 dolarlık kâğıt para
on kez
pek mümkün
çok olası
çok ucuz.
ten ile ayni anlama gelir. onlar basamağı, ondalık sistemde sağdan (veya virgülden sola doğru) ikinci rakam.
on bin kişilik ordu
on dakika içinde orada olmak Verb
baroda on yıldır avukat olarak çalışmak Verb
bire on bahse girerim ki
makul piyasa değeri tam on dakika
hizmeti saat onda sona ermek Verb
on mil katetmek Verb
saat onda dağılmak Verb
(US) maaşlarda yüzde onluk bir yatay artış
birini on yıl götürmek Verb
birini on yıl idare etmek Verb
birine on yıl gitmek Verb
birine on yıl dayanmak Verb
günde 10 dolar kazanmak Verb
oğlum on yaşında
onluk
saat onda açılmak Verb
on yılda kendini ödemek Verb
on puan ilerlemek Verb
on baskı yapmak Verb
on baskı yapmak Verb
(US) saat onda bir toplantı ayarlamak Verb
on yıllık süre
on taksilik durak yeri
ülkeye hâkim olan zenginler zümresi.
saat onda bir toplantı ayarlamak Verb
Onbinlerin Ricatı Noun
On Emir Noun, Religion-Faith
  1. complexion
  2. hue of the skin
  3. skin
  4. flesh
  5. body
complexional
undershirt
skin-coloured Noun
skin-colored Noun
flesh-colored Noun
complexion Noun
skin tone Noun
skin color Noun
skin colour Noun
flesh-coloured Noun

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. İnsan vücûdunun ... yüzü, cilt