to form

to form an estimate of someone's capabilities

bir kimsenin yetenekleri hakkında fikir edinmek.

contrary to form

âdetlere aykırı

demurrer to form

şekil yönünden itiraz

not to pay too much attention on to form

şekle fazla bağlı kalmamak

pay too much attention to form

şekle fazla bağlı kalmak Verb

requirement as to form

şekil şartı Noun, Law

run true to form

kendisinden bekleneni yapmak, mutadı üzere davranmak.
His actions ran true to form: Ondan zaten

bu beklenirdi, kendinden beklenildiği gibi davrandı.

(ice) to form in

tutmak Verb

(politics) to form a cell

hücre oluşturmak Verb

cause (a wound) to form pus

işletmek Verb

cease to form a part of a committee

bir kurul üyeliğinden ayrılmak Verb

cease to form a part of a committee

kurul üyeliğinden ayrılmak Verb

invite someone to form a ministry

bir bakanlık kurması için birini davet etmek Verb

right to form (to enter into) a coalition

koalisyon yapma hakkı

right to form a coalition

koalisyon yapma hakkı

a form of address to an older man

dayı

Ölüme Bağlı Tasarrufların Şekline İlişkin Kanunlar İhtilafı Kurallarına Dair Sözleşme Noun, International Law

not to be in form

(US) formunda olmamak Verb

reduce to a form

bir biçime sokmak Verb

to have a well-proportioned form

güzel

English-Turkish phrases from Zargan's own database

Terms/Phrases