kendi kanaatine göre davranmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kendi fikriyle hareket etmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sözünü eylemle desteklemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        katkısı oranında sorumlu olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        mesleğinde yükselmekte olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        uzmanlık alanı içinde olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        işini başaracak nitelikte olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        işinıbaşaracak nitelikte olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin hilesini keşfetmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        konu sunu iyi bilmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        işi başından aşkın olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        satış faaliyetlerini güçlendirmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        büyük başarısızlığa uğramak, yüzüne gözüne bulaştırmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        duygularını içine atmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        en kuvvetli delili ileri sürmek, en büyük desteği sağlayan kimseyi ileri sürmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        İngilizce bilgisini tazelemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bütün stoku satın almak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        işini bırakmak/terketmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        izini belli etmemek/gizlemek/örtmek, gizlice/sezdirmeden yapmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sermayeyi yiyip bitirmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kazancını yiyip bitirmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kazancını yiyip bitirmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hiddetle yumruk sallamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        korkudan eli ayağı titremek, dehşete kapılmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir işten birdenbire çıkmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Latince bilgisini tazelemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kız(dır)mak, öfkelen(dir)mek, hiddetlen(dir)mek, tepesi atmak, kan beynine fırlamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir grup insana konuşmak üzere ayağa kalkmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kanı beynine çıkmak, çok kızmak, köpürmek, tepesi atmak. 
 The injustice of any sort always gets my  blood up: Ne türlü olursa olsun, haksızlığa çok kızarım.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        etekleri sıvamak, büyük bir işe hazırlanmak/girişmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        vazifesinden ayrılmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        otomobili ıskartaya çıkarmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        taleplerinden vazgeçmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yerini birine vermek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (mutad bir işe) son vermek, eleğini asmak. 
 At the age of 64, he hung up his hat (for the last time).
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (zamanı gelince kullanmak üzere) saklamak, el altında/hazır bulundurmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gizli bir kozu olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) dayanmak, mukavemet etmek, zorlukları cesaretle karşılamak/yenmek, (b) sorumluluğunu çok iyi bilmek, 
 (c) kendini çok iyi savunmak.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yılmamak, umutsuzluğa kapılmamak, fütur getirmemek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        cesaretini yitirmemek, umutsuzluğa kapılmamak, zor koşullar altında bile yılmamak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ödemelerini muntazaman yapmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ödemelerine muntazam bir şekilde devam etmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yürekliliğini elden bırakmamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) eğlenmek, hoş vakit geçirmek, oyalanmak, (b) serbest hareket etmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) sabırsızlanarak beklemek, (b) kendini zevke vermek, eğlenceye dalmak, (c) sevinçten zıplamak, 
 k.d. etekleri zil çalmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        içinden/bıyık altından/kıs kıs gülmek. 
 laugh in someone's face: birine karşı saygısızlık/küstahlık 
 göstermek, hiçe saymak, kıymet vermemek.
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bıyık altından gülmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gizliden gizliye gülmek/alay etmek, bıyık altından gülmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        konuşmak veya şarkı söylemek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        inançlarına göre yaşamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ayağını yorganına göre uzatmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        adının hakkını vermek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        isminin hakkını vermek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        prensiplerine göre yaşamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        şöhretine uygun bir yaşam sürmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        itibarına yakışır şekilde yaşamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        zararlarını kapatmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kayıplarını telafi etmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yıl sonu hesaplarını kapamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin beklentilerini karşılamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin ideallerine uymak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin ideallerine uygun olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (US) bir mevkiye önemli niteliklerle gelmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        cesaretini ele almak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bütün gücünü toplamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kendi hesabına çalışmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        öteberisini hazırlamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        öteberisini toplamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        pılı pırtısını toplamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        eşyalarını denk yapmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        can simidini yakalamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kulak kabartmak, işitmeye çalışmak, sezdirmeden dinlemek. 
 The woman pricked up her ears when she heard  them talking about her.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kulak kabartmak, birdenbire ilgi göstermek, dikkatle dinlemek, (hayvan) kulaklarını dikmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        paçaları sıvamak, kendini toparlayıp işe sarılmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin lastiğini şişirmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        dinlenmek, istirahat etmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (kız) saçlarını topuz yapmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin canını sıkmak, bizar etmek, kızdırmak. 
 He always puts my back up by making those silly jokes.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kızdırmak, öfkelendirmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        satış fiyatlarını koymak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        muayenehanesini açmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) dükkânı kapatmak, (b) bir girişimden vazgeçmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kızmak, canı sıkılmak, tepesi atmak, küplere binmek. 
 She gets her back up whenever her younger brother  makes fun of her dates.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        zararıni hesap etmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Fransızca'sını ilerletmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yaşlılığı için biriktirmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir şeye burun kıvırmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin sırası geldi (ceza, zahmetli bir iş vb. de). 
 His number is up: Sıra şimdi onun/yandı/mahvoldu.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        haklarını yedirmemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        haklarını sonuna kadar savunmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gücünü kuvvetini toparlamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        acı ve eziyete sabırla katlanmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çıraklık eğitimine başlamış olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (bir yerde) oturmaya başlamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        … : gidip … in yanına yerleşmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yenilgiyi kabul etmek, pes demek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        işini bırakmak, istifa etmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kredi şartlarını sıkmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        beğenmemek, burun kıvırmak, yüz çevirmek. 
 I wish my children wouldn't turn up their noses at doing their schoolwork.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir şeye burnunu çevirmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir şeye burun kıvırmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        meşrebine/mizacına uygun.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (zamanı gelince kullanmak üzere) saklı, el altında, hazır.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        başından aşkın. 
 be up to the ears/over head and ears in work: işi başından aşmak.  
I haven't  time to go out tonight; I'm up to my ears in work.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) boğazına kadar (dert vb. içinde). 
 I am up to my neck in debt: Boğazıma kadar borç içindeyim/uçan 
 kuşa borçluyum. (b) (işi) başından aşmış, çok meşgul. 
 He is up to his neck in work: İşi başından aşmış/aşkın.
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) boğazına kadar (dert vb. içinde). 
 I am up to my neck in debt: Boğazıma kadar borç içindeyim/uçan 
 kuşa borçluyum. (b) (işi) başından aşmış, çok meşgul. 
 He is up to his neck in work: İşi başından aşmış/aşkın.
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bütün erzakını tüketmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        konuşmasını bağlamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        konuşmasını tamamlamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kavgacı horoz gibi dövüşmeye hazır
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çalışarak (mesleğinde) ilerlemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        mesleğinde ilerlemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hatıra defterini güncelleştirmek
                        
Verb