urgent

  1. Adjective ivedi
  2. Adjective tez, ivedi, evgin, acele, âcil, müstacel.
    an urgent matter. an urgent message.
  3. Adjective önemli, ehemmiyetli, mühim.
    The charity made an urgent appeal for funds.
  4. Adjective mecburî, zarurî.
  5. Adjective ısrar eden, çok sıkıştıran.
    an urgent pleader.
verilen kredi karşılığı teminatın bir bölümü olarak bankaya yatırılan poliçenin acil olarak imzalanması
acil olduğunu bildirmek Verb
ivedi
acelesi yok
iş aceledir
çok acele
ısrarlı başvuru
acele konuşma Communication
acele telefon
acil durum
acil vaka
ısrarlı alacaklı
acil alacaklı
acele sevkıyat kalemi
ivedi mektup
acil sorun
acele haber
acil haber
acil ihtiyaç
acil ihtiyaç
mübrem ihtiyaç
acil sipariş
acele sipariş
(telgrafla para havalesi) acele ücreti
acil yardım Noun
acil talep
acil ihtiyaç
acele telgraf
acele tıbbi malzemeye ihtiyacı bulunmak Verb
acele paraya ihtiyacı olmak Verb
birini sıkıştırmak Verb
en acil şeylerle uğraşmak Verb
acele dikkate almak Verb
radyo ile acil bir haber yayınlamak Verb
radyo ile acil bir haber yaymak Verb
ekonominin acil ihtiyaçlarını gidermeye çalışmak Verb