uyari

Turkish-English Phrases

(denizcilik) uyarı belgesi
danger zone bonus
(şiddetli) uyarı
exhortation
başkalarına uyarı olmak
to be warning to others Verb
başkalarına uyarı olmak
to be a warning to others Verb
bir dakikalık uyarı
a ta minute's warning
bir dakikalık uyarı
at a minute's warning
borçlu uyarı mektubu
dunning letter
boşuna uyarı
voice in the wilderness
cinsel uyarı
sexual stimulation Noun, Sexuality
dörtlü uyarı sistemi
four-way flasher Noun, Transport
ekonomik uyarı
economic stimulus
erken uyarı
early warning
erken uyarı
distant early warning
erken uyarı istasyonu
early warning station
erken uyarı sinyali
early warning signal Noun
erken uyarı sistemi
early warning system
erken uyarı uydusu
early warning satellite
kameranın üzerindeki yeşil uyarı ışığı
preview light
peşin uyarı
advance warning
Planlama ve Erken Uyarı Birimi
Planning and Early Warning Unit
sesli uyarı
audible warning
son uyarı
precollection letter
uyarı
caution Noun
uyarı
caveat
uyarı
warning Information Technology
uyarı
stimulus
uyarı
alarm Information Technology
uyarı
attention Noun
uyarı
alert (n) Information Technology
uyarı
admonition
uyarı
tip- off
uyarı
notice
uyarı
sematic
uyarı
signal
uyarı
stimulation
uyarı
tip-off
uyarı
impression
uyarı
warning Noun
uyarı düzeyi
warning level
uyarı grevi
token strike
uyarı grevi
warning strike
uyarı için havaya birkaç el ateş etmek
to fire some warning shots Verb
uyarı iletisi
warning message Information Technology
uyarı işareti
warning sign
uyarı küresi
warning sphere Noun
uyarı sesi
Warning beep Information Technology
uyarı sinyali
warning sign
uyarı sinyali
precautionary signal
uyarı sosi
warning sign
uyarı yapmak
to deliver a warning Verb
yasal uyarı
disclaimer Noun, Law
Turkish-English phrases from Zargan's own database

uyarı
Bir nokta ... çekme, îkaz