vakit

Turkish-English Translation

  1. hour
  2. while
  3. tide
  4. time
  5. when
  6. the right time
  7. time (for doing sth
  8. season
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

beş vakit namaz
praying five times per day Noun, Religion-Faith
aileyle geçirilen vakit
quality time Noun
belirlenmiş vakit
certain time
boş vakit
leisure
boşa harcanan vakit
idle time
her vakit
always
hiçbir vakit
at no time
hoş vakit
big time
kullanılmayan vakit
dead time
ne vakit
when
o vakit
then
o vakit
in that case Adverb
o vakit
if that is so Adverb
ölü vakit
dead time
vakit almak
to take time Verb
vakit ayırmak
to spare the time Verb
vakit geçirmeden alınan önlemler
immediate steps Noun
vakit geçirmeden önlem almak
to take immediate steps Verb
vakit geçirmek
to potter putter Verb
vakit geçirmek
to kill time Verb
vakit geçtikten sonra çekilen protesto
past due protest
Vakit geldi.
It's time.
vakit kaybetmeden
promptly Adverb
vakit kaybetmeden
rapidly Adverb
vakit kaybetmeden
immediately Adverb
vakit kaybetmeden
instantly Adverb
vakit kaybetmeden birşey yapmak
to waste no time in doing something Verb
vakit kaybetmek
to squander time Verb
vakit kaybetmek
to not to let grass grow under one's feet Verb
vakit kazanmak
to buy time Verb
vakit kazanmak
to make time Verb
vakit kazanmaya çalışmak
to temporize Verb
vakit kazanmaya çalışmak
to stall Verb
vakit ktiinıbeklemek
to bid one's time Verb
vakit ktiinıdilediği gibi harcamak
to dispose of one's time Verb
vakit ktiinıiyi kullanmak
to improve one's time Verb
vakit ktiinıkötüye kullanmak
to misemploy one's time Verb
vakit olduğu zaman
at one's leisure
vakit öldürmek
to linger away one's time Verb
vakit öldürmek
to diddle Verb
vakit öldürmek
to snooze time away Verb
vakit öldürmek
to while away the time Verb
vakit öldürmek
to dally away Verb
vakit ve duruma göre hareket
tact
vakit yaklaşmak ıyor
the time is drawing near
akşam geç vakit alışveriş yapan kimse
late shopper
aylak aylak vakit geçirmek
to lounge Verb
aylakça vakit geçirmek
to loaf Verb
biraz vakit almak
take a while Verb
boşa vakit harcamak
to faff Verb
boşa vakit harcamak
to squander time Verb
boşa vakit harcamak
to ponce about Verb
boşuna vakit geçirmek
to diddle Verb
çok vakit kaybetmek
to waste a lot of time Verb
güç vakit ktiler geçirmek
to come on bad times Verb
hayallerle vakit öldürmek
to dream away Verb
hiç vakit kaybetmeden
in no time
hoş vakit geçirmek
to have a great time Verb
işini ağırdan alarak vakit kaybetmek
to dawdle Verb
itfasına daha vakit olan hazine bonosu
hot bill Noun
iyi vakit geçirmek
to have a fine time Verb
iyi vakit geçirmek
to have a lively time of it Verb
kaybedilecek vakit olmaması
high time
konuşarak vakit geçirmek
to talk away Verb
politika ile vakit geçirmek
to be playing at politics Verb
tembel tembel vakit geçirmek
to lounge away the time Verb
tembelce vakit geçirmek
to laze away Verb
tren vakit ktilerini bilmek
to know the time of the trains Verb
uygun bir vakit tespit etmek
to decide on a fit time Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Zaman
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.