wander

  1. Verb dolaşmak, gezinmek.
    We love wandering (about) the hills.
    let one's thoughts wander: hayallere
    dalmak.
    My thoughts were wandering: Dalgındım.
  2. Verb kıvrılarak gitmek, kıvrımlarla uzanmak.
    Te river wanders through some very beautiful country.
  3. Verb yolu şaşırmak, şaşırarak dolanıp durmak, kaybolmak, yoldan çıkmak.
  4. Verb konudan ayrılmak.
    Don't wander off the point.
  5. Verb yolu sapıtmak, doğruluktan/doğru yoldan ayrılmak, yanlış yollara gitmek.
  6. Verb âvare/başıboş dolaşmak, sürtmek.
    He wandered the streets.
  7. Verb sapıtmak, sayıklamak, abuk sabuk konuşmak.
dalga geçmek (argo) Verb
zihhi dağılmak Verb
dolanmak Verb
konu dışına çıkmak Verb
konudan ayrılmak Verb
(politikacı) azledilmiş olmak Verb
konu dışına çıkmak Verb