yükselen

Turkish-English Translation

  1. rising
  2. upward
  3. ascending
  4. ascendant
  5. insurgent
  6. emerging continent
  7. elevating
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

alçalıp yükselen
up- and-down
düşük bir faiz haddinden başlayarak zamanla yükselen
deferred bonds
düşük faiz haddinden başlayarak zamanla yükselen
deferred bonds
yaklaşık göz hizasına kadar yükselen
floor pyramid
yükselen (burç)
ascendant Noun
yükselen bir politikacı
a politician in the ascendant
yükselen borsa fiyatları
bulls Noun
yükselen burç
ascending sign Noun
yükselen burç
rising sign Noun
yükselen çevrelerde
in higher quarters
yükselen devlet adamı
rising statesman
yükselen ekonomi
emerging economy
yükselen emtia konjonktürü
commodity boom
yükselen fiyat
escalation price
yükselen fiyat hareketi
upward price movement
yükselen fiyatı durdurma
price cushioning
yükselen fiyatlar
soaring rrps Noun
yükselen fiyatlar
booming prices Noun
yükselen fiyatlar
rising prices Noun
yükselen fiyatları durdurma
price cushioning
yükselen giderler
rising costs Noun
yükselen güç
emerging power Noun, Politics-Intl. Relations
yükselen hava akımı
upcurrent
yükselen kâr
soaring pims
yükselen kâr
soaring profit
yükselen konjonktür
backlog boom
yükselen konjonktür
cyclical boom
yükselen konjonktür
booming economy
yükselen konjonktüre dayanan yatırım fonu
countercyclical investment fund
yükselen konjonktüre engel olma
curbing of the boom
yükselen konjonktürü aşağı çekecek önlemler
countercyclical measures Noun
yükselen konjonktürü eğmek
to put a big dent in the economy Verb
yükselen konjonktürü engellemek
to curb the boom Verb
yükselen konjonktürü frenlemek
to place a check on the boom Verb
yükselen konjonktürü frenlemek
to curb the boom Verb
yükselen maliyetler
rising costs Noun
yükselen piyasa
bull market
yükselen piyasa
emerging market
yükselen piyasa fiyatı
advancing market
yükselen politikacı
rising politician
yükselen satışlar
rising sales Noun
yükselen seslere karşı korku
ligyrophobia
yükselen sular
rising tide
yükselen trend
upward trend Noun
yükselen trend
uptrend Noun, Economics
yükselen ücret konjonktürü
wage boom
yükselen viraj
banked curve
yükselen yatırım
induced investment
yükselen yatırım konjonktürü
capital boom
yükselen yıldız
rising star
(hisse) yükselen piyasa
rising market
amfide yükselen sıra
tier
aşırı yükselen giderler
excessive costs Noun
aşırı yükselen konjonktür
overexuberant economy
aşırı yükselen konjonktür
excess boom
aşırı yükselen konjonktür
overheated boom
aşırı yükselen konjonktür
overdone boom
borsada yükselen fiyatlar
booming prices Noun
çok yükselen konjonktür
excessive boom
değerce yükselen yatırımlar
internal improvements Noun
emekli aylığını yükselen fiyatlara göre sonradan ayarlamak
to revalue a pension post-retirement in line with prices Verb
fiyatları yükselen hisse senetleri
advancing stocks Noun
gittikçe yükselen hastane masraflarını kısma
hospital cost containment
göğe yükselen ışık sütunu
streamer
hızla düşen ve yine hızla yükselen bir performans eğrisi
j curve
kaya üzerinde yukarı doğru yükselen dar ve derin oluk
chimney
mesleğinde yükselen avukat
rising lawyer
öte yandan fiyatı yükselen hisse senedi spekülasyonu yapmak
to straddle the market Verb
savaş sonrası yükselen konjonktür
postwar boom
toplumda yükselen kişi
social climber
tüketici yükselen konjonktürü
consumer boom
yatırımda yükselen konjonktür
capital goods boom
Turkish-English phrases from Zargan's own database