yukarı

Turkish-English Translation

  1. upward
  2. aloft
  3. Information Technology Up
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(sayfa) sol yukarı
top left position
akıntı yukarı
upstream
akış yukarı
up-stream
aşağı yukarı
approximately Adverb
aşağı yukarı
(fig) roughly
aşağı yukarı
up and down
aşağı yukarı
give or take Adverb
aşağı yukarı
circa
aşağı yukarı
virtually Adverb
aşağı yukarı
near
aşağı yukarı
on a rough calculation
aşağı yukarı
loosely Adverb
aşağı yukarı
roughly Adverb
aşağı yukarı
nearly Adverb
aşağı yukarı
about
aşağı yukarı
more or less Adverb
başa baş kıymetten yukarı
above par
başa baştan yukarı
at a premium
başa baştan yukarı
above par
başabaştan yukarı
above par
beş aşağı beş yukarı
almost
bir aşağı bir yukarı
up and down
dan daha yukarı
upwards of
'den yukarı
in excess of
eller yukarı
stick them up
sol yukarı
(page) top left position
üç aşağı beş yukarı
up- and-down
üç aşağı beş yukarı
nearly Adverb
üç aşağı beş yukarı
give or take Adverb
üç aşağı beş yukarı
roughly Adverb
üç aşağı beş yukarı
approximately Adverb
yokuş yukarı
unhill
yukarı akım
upstream Information Technology
yukarı atmak
to throw up Verb
Yukarı Bak
Up Proper Name, Cinema
yukarı bakmak
to look up Verb
yukarı çekilip açılan köprü
drawbridge
yukarı çekiş
updraft
yukarı çekmek
to take up Verb
yukarı çevirmek
to turn up Verb
yukarı çıkarmak
to move up Verb
yukarı çıkarmak
to hoist Verb
yukarı çıkmak
to stick up Verb
yukarı çıkmak
to mount Verb
yukarı çıkmak
to move up Verb
yukarı doğru
upward
yukarı doğru hareket
upward movement
yukarı doğru olmak
to stick up Verb
yukarı fırlamak
to hop upwards Verb
yukarı fırlamak
to launch yourself up Verb
yukarı fırlamak
to leap ahead Verb
yukarı giden boru
ascending pipe
yukarı kaldırma
hoist
yukarı kaldırma
upheaval
yukarı kaldırma
tip- up
yukarı kaldırmak
to heave Verb
yukarı kaldırmak
to uphold Verb
yukarı kaldırmak
to uplift Verb
yukarı kaldırmak
to pick up Verb
yukarı kaldırmak
to rear Verb
yukarı kaldırmak
to lift Verb
yukarı kaldırmak
to hoist Verb
yukarı kat odası
upstairs room Noun
yukarı tabaka
cream of society
yukarı taşımak
to move up Verb
yukarı tırmanmak
to climb upward Verb
yukarı tutmak
to hold something up Verb
yukarı veya aşağı inip çıkma
plus or minus variation
yukarı ya da dışarı (durum
up or out (position)
yukarı yönlü hareket
uptrend Noun, Economics
(fiyatlar) yukarı fırlamak
to rise by leaps and bounds Verb
(şapkanın) kenarını yukarı doğru kıvırmak
to cock Verb
al aşağı ver yukarı pazarlık
bazaar bargaining
aşağı tükürsem sakalım yukarı tükürsem bıyığım
between the devil and the deep blue sea
aşağı tükürsem sakalıma yukarı tükürsem bıyığıma
to be between the upper and the nether millstone
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.
(You're) damned if you do and damned if you don't. Sentence, Idioms
aşağı yukarı aynı olmak
to approach Verb
aşağı yukarı bir rakam
ballpark figure Noun
aşağı yukarı inip çıkma
bob
bakışlarını birşeyden yukarı yöneltmek
to look up from something Verb
bakışlarını yukarı yöneltmek
to look up Verb
başa baştan yukarı fiyata almak
to buy at a premium Verb
başabaştan yukarı fiyata almak
to buy at a premium Verb
başabaştan yukarı satın almak
to buy at a premium Verb
bazı otomobillerde yukarı doğru açılan arka kapı
tailgate
beş yıldan yukarı vadeli senetlerin piyasa hissesi
the long end of the market
bir ileri geri bir aşağı yukarı hareket
seesaw
bir kişinin belden yukarı fotoğrafı ya da çekimi
waist shot
bir menkul kıymetin aşağı ya da yukarı fiyat hareketi
swing
bir şeyi yukarı sürmek
to thrust up Verb
birinin yukarı gelmesini söylemek
to ask someone up Verb
birşeyi aşağı yukarı birşey olarak hesaplamak
to put something at something Verb
birşeyi yukarı kaldırmak
to hold something up Verb
birşeyin aşağı yukarı birşey olduğunu tahmin etmek
to put something at something Verb
büst resmi (bir kişinin göğüsten yukarı fotoğrafı
bust shot
faiz oranlarını yukarı çekmek
to force the interest rates up Verb
fiyatları yukarı çekmek
to force prices up Verb
geminin su çizgisinden yukarı olan dış yanı
topside
hisse senedi fiyatlarının yukarı doğru hareketi
upward movement of stocks
hızla aşağı yukarı inip çıkmak
to bob Verb
iş önlüğünün belden yukarı bölümü
bib
işinde birden yukarı fırlamak
to leap in employment Verb
işte yukarı çıkış
pick up in employment
kadın giysisinin belden yukarı kısmı
bodice
kaya üzerinde yukarı doğru yükselen dar ve derin oluk
chimney
kollar yukarı kalkık durumda yanlamasına atılan takla
cartwheel
maden kuyusundan yukarı çekme
hoisting
nehir yukarı gitmek
to tide up the river Verb
yelkeni yukarı çekmek ya da aşağı indirmek
to clew Verb
yüzünü yukarı çevirmek
to turn up Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir şeyin aşağı kabul edilen kısmına ... bu tarafta bulunan kısmı
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.