bağlama kösteği
kapmak, (çabucak) tutmak/yakalamak, el atmak, ele geçirmek, kavramak.
The dog grabbed the meat and ran.
gaspetmek, zorla almak/zaptetmek, (haksız olarak) elkoymak.
a vicious scheme to grab land.
yakalamak, enselemek, tutuklamak.
The police grabbed the robbers after a long chase.
(alelacele) almak/yemek.
to grab a sandwich.
sarmak, ilgilendirmek, ilgi/alâka çekmek.
This book just doesn't grab me at all.

grab at: el atmak, yakalamaya/tutmaya çalışmak.
He grabbed at me, but missed and I ran on.
kapma, kapış, yakalama.
make a grab at/for: kapmak.
She made a grab for the apple.
grab
sampling: el ile çeşni/numune alma.
grab bag: (a) (panayırda) eşya piyangosu torbası, (b) içinde çeşitli ufak eşya bulunan torba.
gasp, haksız iktisap, zorla alma/zaptetme.
grab policy: gasp siyaseti.
tutucu, kavrayıcı, bir cismi tutup kaldıran mekanik düzen.
grab hook: 4 kancalı çengel.
grab
line: cankurtaran ipi.
grab rope
den. vardakova, gemicilerin tutunması için gemi yanında asılı duran halat.
Hint yelkenlisi: 2-3 direkli, üçgen yelkenli kıyı gemisi.
(birisinden) bir şey araklamak/aşırmak/kapıp kaçmak.
kavramak Fiil, Bilgi Teknolojileri
kapmak Fiil
bir fırsatı yakalamak Fiil
parasız yemek yemek Fiil
tutunmak Fiil
soyguncu baskını
gemide güvenlik ipi
bir şeye uzanıp alıvermeye çalışmak Fiil
gasp siyaseti
liderliği ele geçirme girişimi
haksız vergi
elde etmeye müsait