çok şiddetli esmek.
The wind was blowing great guns and the big waves beat the shore.
fırtına kopmak, (rüzgâr) çok şiddetli esmek, tozu dumana katmak.
topları birşey üzerine çevirmek.
en kuvvetli delili ileri sürmek, en büyük desteği sağlayan kimseyi ileri sürmek.
birisinden çok üstün/kuvvetli olmak.
He carries too many guns for me: O benden çok üstündür. Onunla boy ölçüşemem.
büyük bir başarı göstermek.
büyük bir maharetle/süratle/hüner ve bilgi ile çalışmak/ifa etmek, becerikli iş yapmak.
büyük hızla/süratle.
His work is going great guns.
hayret/şaşkınlık vb. ifade için kullanılır.
tüketim mallarına değil de savaş malzemesine öncelik verilmesi zorunluluğunu belirten deyim
tereyağından önce silahlar
İsim
kiralık silahlar (şirketlerin dışarıdan tuttukları avukatlar , muhasebeciler ve danışmanlar
İsim
topları bir şeye doğru yöneltmek
Fiil
bir kimsenin kötü niyetine engel olmak
Fiil
engellemek, bir kimsenin işine/plânına engel olmak, çelme takmak, çanına ot tıkamak.
fikrinde ısrar etmek
Fiil
direnmek, ayak diremek, zorluklardan yılmamak, sebat etmek, (iddiasından/davasından) vazgeçmemek.
bir adım geri atmamak
Fiil
Nuh demek peygamber dememek
Fiil