atıfta bulunmak suretiyle dahil edilmek
Hukuk
bir belgenin suretini başka bir belgeye ekleyerek
o belgenin kendi içinde onun sözü edilmeden ekli olarak atıfta bulunulması
hakem kararına saygı gösterme
bir şirketin hesabı bulunduğu banka
bir kurulun görevi dışında kalmak
Fiil
birinin yetkisi dışında kalmak
Fiil
bir şeyle ilişkisi olmak
Fiil
: bonservis, referans.
to give someone good character: birine iyi referans/bonservis vermek, lehinde bulunmak.
çevrimsel gönderme
Bilgi Teknolojileri
kitapta bakılması gereken yeri gösteren not
çapraz başvuru
Bilgi Teknolojileri
veri gönderisi
Bilgi Teknolojileri
veri taban çizgisi
Bilgi Teknolojileri
referansları kontrol etmek
Fiil
yerlem çatkısı: bir noktanın, bir cismin uzaydaki konumunu belirlemek için kullanılan başvuru eksenleri takımı.
Fizik
konaç dizgesi, koordinat eksenleri.
Matematik
temel dayanak: fikir, bulgu, düşünce vb.'nin dayandığı kavramsal yapı; fikirlere/eylemlere yön veren temel ilke ve kurallar.
(a) dayanak, mesnet: varılan karar ve hükmün dayandığı bilgi, fikir, müşahede vb.
Their frame of reference was totally anti-Islamic prejudices. (b)
reference frame olarak da bilinir
mat. karşılaştırma konaç dizgesi, referans koordinat eksenleri.
biri hakkında referans vermek
Fiil
son işverenini referans olarak vermek
Fiil
son işvereni referans olarak vermek
Fiil
birini referans olarak göstermek
Fiil
birine referans için başvurmak
Fiil
ile münasebeti olmak
Fiil
eylemsiz yerlemler: içinde bulunan nesnelerin ivmesiz oldukları, yani bir dış kuvvetin etkisi olmadıkça
duruk ya da düzgün doğru devinim içinde kaldıkları yerlem çatkıları/konaç dizgesi/koordinat sistemi.
Newton işleybilimi bu gibi dizgelerde geçerlidir.
bir referansa bakmak
Fiil
Ulusal Gıda Referans Laboratuvarı
İsim, Kurum İsimleri
referansa dönüşümsüz kaydetme
bir kurulun yetkilerinin sınırı
bir referans kitabını aldığı rafa geri koymak
Fiil
bir evraka referans koymak
Fiil
başvurma, müracaat (etme), danışma.
reference mark: müracaat işareti.
cross reference:
özkaynakça: aynı kitapta konu ile ilgili başka kısımları gösteren not.
for future reference: ileride başvurmak üzere/için.
I'll keep this book for future reference.
İsim
ima, atıf, anma, zikretme, isnat, kinaye, telmih.
make reference to: anmak, söylemek, zikretmek,
ima/isnat etmek.
There is no further reference to him in her diary: Hatıratında onun adı bir daha geçmiyor.
İsim
kaynakça, referans, bilgi alınacak kaynak, müracaat yeri /kitabı.
valuable reference documents. reference material.
reference library = reference department: araştırma için başvurulan kitaplık.
reference book: müracaat kitabı.
İsim
tavsiye eden kimse.
give someone as a reference: birisini referans göstermek.
İsim
iyihal kâğıdı, tanıklık, tavsiyename, bonservis, referans.
İsim
ilgi, münasebet, alâka, ilişki, söz konusu etme, ka'le alma.
have reference to: … ile ilgili olmak,
-e ait olmak/taallûk etmek.
İsim
kaynakça göstermek, başvurulacak kaynakları belirtmek.
Fiil
başvurulan eserlerin listesini yapmak.
Fiil
referans kitabı
İsim, Eğitim
başvuru kitabı
İsim, Eğitim
referans kart-endeks sistemi
özenilen küme: kişilerin düşünce, değer ve davranışlarını örnek alarak benimsedikleri toplumsal küme.
İsim
(kambiyo senedi) gereğinde müracaat edilecek adres
başvuru kitapları kitaplığı
başvuru medyası (ticari kullanım için düzenli aralıklarla yayımlanan istatistik ve öteki yararlı bilgiler
bir ihtilafın hakem kuruluna havalesi
denkleştirme süresi
İsim, Hukuk
emsal fiyat
İsim, Ekonomi
referans (gösterge) fiyatı
(kitaplık) referans kitapları salonu
(banka) çekin tahsil edilmediğini gösteren belge
başka kanunların uygulanmasına ilişkin kanun
bütün yazışmalarda kaydedilecek referans
banka referansı vermek
Fiil
yetki, salâhiyet, yetki sınırı.
The question of finance was not within our terms of reference.
bir kurulun yetkilerinin sınırı
bir referansı arayıp bulmak
Fiil
referans olarak bir isim vermek
Fiil
Başvuru Kitabı
Bilgi Teknolojileri
… ile ilgili olarak, -e dair/göre, -e gelince, … münasebetiyle/dolayısıyla.
With reference to what we discussed last week I would like to read you this letter I received.
ka'le almaksızın, bakmaksızın, hesaba katmadan, sarfınazar ederek.
all persons without reference to age: yaşa bakmaksızın herkes.
They acted without reference to the local authority: Mahallî yetkilileri hesaba katmadan hareket ettiler.
beni referans verebilirsiniz