birinin peşinden gitmek
Fiil
arkasından bela getirmek
Fiil
(a) (bir şeyin) sonucu olarak, dolayısile.
An investigation in the wake of a scandal. Hunger and disease in the wake of the war. (b) arkasından, peşinden, -i takiben/izleyerek.
bir geminin dümen suyunda
wake up: uyan(dır)mak.
wake up early in the morning. wake at seven every morning. The noise of the traffic woke me up. The lonely child woke our pity.
Fiil
uyanık kalmak, uyanık durmak.
Waking or sleeping, I think of you. All his waking hours.
Fiil
canlan(dır)mak, hayata kavuş(tur)mak, ihya etmek.
The flowers wake in the spring.
Fiil
canlan(dır)mak, harekete geçirmek, tahrik/ikaz etmek.
He needs some interest to wake him up. The bad news woke the country to the danger of war.
Fiil
kavramak, farkına varmak, haberdar olmak.
to wake to the true situation. wake up to what is happening/the truth: kafasına dank etmek, gözünü açıp gerçeği görmek, ayağı suya ermek.
Fiil
ölünün başında beklemek, sabahlamak.
Fiil
nöbet (bekleme/tutma).
İsim
gece ölüyü bekleme, ölü başında tutulan nöbet.
İsim
dinî tören için sabahlama.
İsim
ölüyü beklerken verilen ziyafet.
İsim
(gemi vb.'nin suda bıraktığı) iz.
The broad white wake of the great ship.
İsim
(geçmiş bir şeyden kalan) iz, eser.
The wake of a storm.
İsim
fikir ayrılığı yaratmak
Fiil
uyuyan yılanı uyandırmak
Fiil
kuyruk türbülansı
İsim, Ulaşım
dikkat et! gözünü aç! uyuma!