-
kırık, küçük/kırılmış parça.
scattered fragments of rocks.
-
bitmemiş/tamamlanmamış şey/kısım.
a fragment of a poem/of a novel.
-
kopuk/başı sonu belirsiz parça.
He heard fragments of their conversation.
-
parçala(n)mak, kır(ıl)mak, parçalara ayır(ıl)mak, parça parça olmak/yapmak, böl(ün)mek.