1. kırık, küçük/kırılmış parça.
    scattered fragments of rocks.
  2. bitmemiş/tamamlanmamış şey/kısım.
    a fragment of a poem/of a novel.
  3. kopuk/başı sonu belirsiz parça.
    He heard fragments of their conversation.
  4. parçala(n)mak, kır(ıl)mak, parçalara ayır(ıl)mak, parça parça olmak/yapmak, böl(ün)mek.
aşamalı para tahsisatı
servetten kalan