implication

  1. İsim imleme, anıştırma, ima, ihsas.
    by implication : dolayısıyla, zımnen, kapalı olarak, ima/ihsas
    suretiyle.
    He smiled, with the implication that he didn't believe me.
  2. İsim emare, ipucu, ima/ihsas edilen şey, zımnen anlaşılan/anlatılan şey.
    There was no implication of dishonesty
    in his failure in business.
  3. İsim (fena bir işe/suça vb.) karış(tır)ma/bulaş(tır)ma/dahil etme/olma, methaldar olma, (suçta vb.) parmağı/dahli olma.
  4. İsim, Mantık (a) içerme: mantıksal sonuç olarak bir şeyin başka bir şeyi kendi kapsamı içine alması, (b) çıkarım,
    istidlâl: biri öbüründen mantıkî olarak çıkarılabilecek iki önerme arasındaki bağıntı.
    The implication is that: Bundan şu sonuç çıkar ki, bunun demek istediği şu ki …
ima yoluyla
zımnen
ima içermek Fiil
(Br) veraset vergisi şümulü
ister istemez çıkarılan şey
(ister istemez bundan) çıkan sonuç
bir imayı reddetmek Fiil
ima yoluyla temdit
bir soruna karışmış olma
kanundan çıkarılan sonuç
sözcüklerden çıkarılan tam anlam