1. incitmek, gücendirmek, darıltmak, gönlünü/kalbini/hatırını kırmak, rencide etmek.
    He piqued her by refusing her invitation.
  2. gururunu/izzeti nefsini yaralamak.
  3. (ilgi/merak) uyandırmak.
  4. kışkırtmak, tahrik etmek.
    to pique someone to answer a challenge.

  5. pique on/upon: böbürlenmek, övünmek, gururlanmak, kendini bir şey zannetmek, çalım satmak.
    He
    piques himself on his skill as a cook.
  6. öfkelendirmek, kızdırmak, öfke ve nefret uyandırmak.
  7. incinme, gücenme, darılma.
...'in ilgisini çekmek Fiil
...'in ilgisini çekmek Fiil
pike (kumaş). İsim
pike İsim, Tekstil Sanayii