1. Fiil tazele(n)mek, yeniden canlan(dır)mak, hayat/zindelik/canlılık vermek/bulmak.
    A shower always refreshes
    me on hot days.
    refresh oneself: canlanmak, dinlenmek, tazelik kazanmak, serinlemek, açılmak, ferahlamak, yorgunluğunu gidermek.
    The travalers stopped at an inn to refresh themselves. The rain refreshed parched plants.
  2. Fiil dinlen(dir)mek, serinle(t)mek, ferahla(t)mak.
  3. Fiil anımsatmak, hatırlatmak, hafızayı uyarmak, hatırasını uyandırmak/tazelemek, yeniden hatırına getirmek.

    Please refresh my memory as to where we've met before.
  4. Fiil noksanını tamamlamak/ikmal etmek, (mevcut malı) yenilemek.
  5. Fiil yeyip içmek, içerek serinlemek.
    refresh the inner man: yeyip içerek canlanmak.
belleğini tazelemek Fiil
pili şarj etmek Fiil
kendini tazelemek Fiil
yenileme hızı Bilgi Teknolojileri